ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

YALANLARIN DÜNYASI
Propaganda yalanları iki bölüme ayrılır.
1- Övgü amaçlı yalanlar
2- Yergi amaçlı yalanlar

Politik tarihimizin her aşaması yalanlarla doludur ki; halk bu nedenle politikacıların sözünü pek de inanmaz.  Politikacıların verdiği sözü tutmalarından oluşan yalanlar konumuzun dışında bugün.

Övgü amaçlı yalanlardan başlarsak ilk aklımıza gelenlerden biri  “Deniz Baykal efsanesi” yaratmaya yönelik yalandır. Bu yalana göre; “Baykal, bir öğrenci eyleminde Menderes’e tokat atmıştır.” Oysa böyle bir olay hiç yaşanmamıştır. İşin önemli tarafı Deniz Baykal bu konuya ilişkin açıklama yapmaktan hep kaçınmıştır. Kendisine yakıştırılan bu olaydan yararlanmış, ne yalanlamamış, ne de doğrulamıştır.

Bir başka yalana geçelim. “Aya ilk inen astronotlar, orada ezan sesi duymuş.”  Bu da bizim dincilerimizin kullandığı yalanların önde gidenlerinden biri. Dinin gerçek içeriğini anlatmak yerine işin kolaycılığına kaçan efsaneci dinciler, gerçekle hiç ilgisi olmayan, olamayacak birçok yalanı Anadolu’da dolandırıp dururlar. Havada asılı duran taş yalanı da bunlardan bir başkasıdır. Hatta fotomontaj yöntemlerle yapılan fotoğraflar paylaşım sitelerinde cirit atar.

Son yıllarda bizim “cumhuriyetçiler”in Atatürk’e atfen çıkardıkları yalanlar da dincilerinkini aratmaz doğrusu. Burada en çok kullanılan öğe, tüm dünyada saygınlık kazanmış kişilerdir. İşte bunlarda biri: “Che Guavera öldürüldüğünde çantasında “nutuk” çıkması yalanıdır.  Bir gerillanın çantasında olabilecek şeylerin mantığına sığmayan, üstelik de Che’nin çantasından çıkanların tutanağı olduğu halde bu yalan ortalıkta rahatça dolaşmakta ve de inananı hayli bol olmaktadır. Bunlara birçok devlet başkanının protokol gereği söylediği sözlerin değiştirilerek kullanılmasını da eklemek gerek.

Gelelim ikinci öbek, yani yergi yalanlarına;
Bu tür yalanlar en çok sol düşünceyi kötülemek için üretilmiştir. Bunların en başında ünlü “komünistlerin evinin kapısındaki şapka” yalanı gelir. Bu yalan, kadını hep bir meta olarak görmüş dinci ve kapitalistler tarafından halkın duygularını sol karşıtlığına dönüştürmek için uydurulmuştur. Kadına özgürlük tanımış ve onu erkekle eşit tutmayı öngören sosyalizmin, kadını bireyleştirmesi elbette ki bunların işine gelmemiştir. Bu yalanın bir diğer biçimi ise Aleviler için söylenen “mum söndü” yalanıdır.

Yergi yalanlarıyla en çok karşı karşıya kalan düşünce kümesi sol olmuştur. Halkın devrimcilere karşı kışkırtılması ve kitlesel olaylar yaşanması için kullanılan yalanların başında “solcuların cami yakması ya da bombalaması” yalanı gelir. Tarihimizde bir tek gerçeği olmayan bu yalan, Çorum’da, Sivas’ta, Maraş’ta yüzlerce canın yitmesi için kullanılmıştır.

Yine devrimcilerin halkın güvenini kazandığı süreçlerde pek çok sabotaj derin güçlerce yapılıp, devrimcilerin üzerine yıkılmıştır. Hemen aklıma geliverenleri olarak Kültür Sarayı yangını ve araba vapurunun batırılması olaylarıdır ki bu olayların hiçbirinde devrimcilerin izi yoktur.

12 Mart ve 12 Eylül dönemleri öncesinde halkın bulunduğu kalabalık yerlere atılan bombaların devrimcilere mal edilmesi de çok bilinen taktiksel yalanlardandır.

Yine 6-7 Eylül olaylarında kışkırtma nedeni olarak kullanılan Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atılmasının azınlıklara yüklenmesi yalanını da burada belirtmek gerek. Bombayı atan bir devlet ajanıdır ve daha sonra valiliğe kadar yükseltilmiştir.

Günümüzde de yaşamımızı etkileyen birçok yalan olmadığını kimse ileri süremiz. Ne yazıktır ki geçmişten ders alanlar bu tahriklerini daha iyi saklayabilmektedirler. Bu nedenle de yalanların ortaya çıkması zaman almaktadır.
Yalansız bir dünya dileğimle.

 

Tekil görüntülenme                    Paylaş