ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 
      

YETMEZ AMA EVET YA DA
GÜNAH KEÇİSİ YARATMAK

             Özellikle bizim toplumumuzda mı görülür, yoksa tüm insanlığı kapsayan bir savunma mekanizması mıdır “GÜNAH KEÇİSİ” yaratmak inanın bilmiyorum.

             Burada özel olarak üzerinde durmak istediğim konuya gelmeden “Günah Keçisi” kavramına bir bakalım:

             Pagan inanışlarından birinde ortaya çıkmış günah keçisi. Siyah renkli bir keçinin boynuzlarına kişilerin günahlarını simgeleyen nesneler asılır, sonra keçi çölde ölüme bırakılırmış. Bu yöntemle insanlar günahlarından kurtulduklarına inanırlarmış. Günümüze kavram olarak gelmiş.

             Günümüzde “Günah Keçisi” kendi başarısızlığının nedeni olarak başkalarının suçlu gösterilmesi olarak tanımlanabilir.

             Günümüz AKP iktidarının sıkça başvurduğu, Prof. Fevzi Demir’in “Bulaşıcı Salaklık” adlı bilimsel incelemesine konu olan insanları yönlendirme yöntemlerinin başında gelir Günah Keçisi yaratmak.
İktidarın kendi başarısızlığı karşısında kullandığı yöntemlerine bakarsak daha anlaşılır kılabiliriz diye bakalım:

             Hukuk alanızda onulmaz yaralar mı açıldı; günah keçisi: Fetö. Döviz sürekli tırmandı, pahalılık mı arttı; günah keçisi yabancı güçler.

 

             Kendini sol sayan ama düşünceleri özgürleşememiş kişilerde de sıkça görülüyor günah keçisi yaratma. Bu kişiler için, neredeyse gökten taş yağsa suçlusu “Yetmez ama evet”çiler. Emre Kongar’dan  sıradan bir yurdumun sosyal demokratına tümünde aynı hastalık. Seçim mi yitirildi suçlu; Yetmez ama evetçiler”, İktidar zorbalığa mı başvurdu suçlu; suçlu; Yetmez ama evetçiler”, say sayabildiğin  kadar.

             En son Cumhuriyet gazetesindeki gericileşmeyi de aynı günah keçisiyle savundular. Tele 1’de Merdan Yanardağ ile onu kıble bilen dostlar.

             Peki, bu “ulusalcı sosyalist”lerin günah keçisi ilan ettiği “yetmez ama evet” neydi?

             12 Eylül 2010 referandumunda bir grup aydın “yetmez ama evet” diye özetlenen bir üçüncü yol belirlemeye çalıştılar. 12 Eylül Anayasasının ve getirdiği hukuk sisteminin kaldırılmasının iyi olacağı ama önerilenin demokrasi için yetersiz olduğunu savundular. –O dönemde BDP oylamayı boykot etmişti.-

             İşte ulusalcı sosyalistler(!)in unutamadığı konu bu. Onlar aradıkları günah keçisini burada buldular.
Peki; anayasa oylamasında yetmez ama evet diyerek olumlu oy kullananların sayısı  ne kadardı diye  sorarsanız, bence bu sayı birkaç yüzü bile geçmez. O aydınlarla ilişkisi olan hatta  aynı siyasal düşünceleri paylaşanlar-ben  dahil- evet oyu kullanmadılar. –Ben, iki ucu pislik gördüğüm oylamada oy kullanmadım.-

             Şimdi eğri oturup, doğru düşünelim. 2010 referandumundan önce çok mu iyi bir hukuk düzenimiz vardı. Bu düzen değil miydi sol partileri birbiri peşi sıra kapatan? Bu düzenin rektörleri değil miydi üniversitelerde devrimci öğrencilere kan kusturan?

             Ben bu yazıyı “yetmez ama evet” diyenleri savunmak amacıyla yazmadım. Benim amacım; kendi çapsızlıklarını, “yetmez ama evet” diyenleri günah keçisi ilan ederek örtmeye çalışmanın bir ruhsal rahatsız belirtisi olduğunu, bu tür kişilerin bir psikiyatra görünmesinin iyi olacağını söylemekten ibaret.

             
             SON NOT: Bir kez de  bu kadar kızdıkları “yetmez ama evet” diyenlerin ne düşündüklerini  öğrenmek isteyenler için bir bağlantı:
             http://www.izmirizmir.net/bilesenler/forum/baslik.php?baslik_no=3720

              11 Eylül 2018

Paylas