AYHAN ALTAY     

 

 

  ÖLÜMÜN ADI NÜKLEER


         
              Az önce sevgili Turgay Felek’in ölüm haberini aldım. Ölüm nedeni kanser. 02 Ocakta Yavuz Ünsal’ı yitirmiştik. Onun ölüm nedeni kanserdi. Geriye doğru gidip baktığımızda gördüğümüz ölümlerin büyük çoğunluğunda aynı iz var: KANSER

              Doğum ne kadar doğalsa ölüm de o kadar doğal. Her canlının yaşamı bir gün bitecek, bundan kurtuluş yok ama yine de hepimiz daha sağlıklı ve uzun yaşamayı isteriz.

              Ne yazık ki; genç denilecek yaşlarda ölümler çoğaldı. Dedem Çanakkalede yaralanmış, dönüşünde Kastamonu’da yaşama gözlerini yummuş. Onun ki olağan bir ölüm değil. Babaannem öldüğünde 99 yaşındaydı.

              Savaşlarda ölmemişse insanlarımız ortalama 80-90 yıl yaşarlardı. Günümüzde bu yaşları bulabilenler yok gibi. Ölümün yaşı, saati yok biliyorum ama son yıllarda özellikle Erfelek’ten gelen ölüm haberlerinde olağandışı olan bir şey var. KANSER.
Ölümlerin büyük çoğunluğu kanser. Hastaların büyük çoğunluğu da öyle. Peki, bu kanser belasının nedeni yok mu? Var tabi, olmaz olur mu?

              1986 Nisanı neyi anımsatıyor size bilemem ama bana Karadeniz’deki kanserin nedenini anımsatıyor. ÇERNOBİL’i.

              Radyasyon, çok yakınındakileri hemen öldürüyor ama bin kilometre uzağındakini yavaş yavaş etkiliyor. Bir başka deyişle yavaş yavaş öldürüyor. Üstelik de kanser acıları çektirerek.

              Kimse hık mık demesin. Karadeniz’deki yani Erfelek’teki kanserin çok büyük bölümünün nedeni Çernobil’den yayılan radyasyondur. Geçmiş  20 yıldan bu yana ve daha belki yüzlerce yıl sonrasına kadar sürecek kanserin nedenidir Çernobil nükleer santrali. Yüzlerce yıl diyorum, çünkü bozduğu genetik yapı, yeni doğacak çocukların genetiğinde de sürecektir.

              Şimdi bir kez daha şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Sinop’a yapılmak istenen nükleer santrali…

              Bırakalım patlamayı bir yana, en küçük bir sızıntı ya da denize boşaltılacak soğutma suyunun buharından oluşacak yağmurun canlıları etkilemeyeceğini kim kanıtlayabilir.

              Sevgili hemşerilerim,
              Ölümden ötesi yok ama yaşamdan berisi var. Nükleer santrale karşı çıkmak, yaşama sahip çıkmaktır. Biz yaşama güçlü bir biçimde sahip çıkarsak, hiç kimse bu belayı başımıza saramaz.

              Güç biziz, karar bizim. Ya yaşam, ya ölüm. Başka seçenek yok.

12 Ocak 2015


 

>