ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

GELECEĞİ GÖRME ÖZÜRLÜLER

Gün geçmez bir garip durum çıkar ülkemizde. Geleceği görmek konusunda özürlü olanları seçmeyi becerdiğimizdendir başımıza gelenler.
1960lı yıllarda “dış borçlar bir gün olur, karşımıza siyasal bedeller ödetir” dediğimizde; Demirel “Borç yiğidin kamçısıdır” diye yanıtlamıştı ve biz geleceği göremeyen Demirel’i seçmeyi sürdürmüştük.
24 Ocak 1980de alınan kararlar borçların sonucu dayatılan ekonomik ve siyasal sistem için alındı. O yıllarda gelişkin olan toplumsal muhalefet nedeniyle tam olarak uygulanamıyordu. ABD bastırdı. Günde ortalama 30 kişinin öldürüldüğü bir ortam hazırlanarak, halk canından bezdirildi. Ölüm gösterilerek kansere razı edildik. ABD başkanına “bizim çocuklar, Türkiye’de yönetime el koydular” diye bildirilen 12 Eylül darbesi gerçekleştirildi. Paşalar geldiler.
Önce ekonomik sistem değiştirildi. Yanı sıra siyasal ve toplumsal yapı geri dönülmesi güç bir tahribata uğratıldı. Toplumsal muhalefet unsurları, dünyada eşi görülmemiş işkencelerden geçirildi.
Hizbullah oluşturuldu. Dinsel gericilik beslendi. Ülke IMF boyunduruğunda inler duruma getirildi. Halk muhalefeti yok edildi. Süreç işledi ve bugüne gelindi.
AKP bu toplum mühendisliği sürecinin bir ürünüdür. Üstelik bu ürün artık kendini var edenlerin bile istemediği bir üründür.
Geleceği görme konusunda özürlülük, bu süreçlerle pekişti. Bugüne gelindi.
Geleceği görememe hastalığının günümüzde birçok sürümü var. Bir yazımda Ankara Belediye Başkanının su konusundaki öngörüsüzlüğünü yazmıştım. Sanki Başbakan ve ekibi daha mı öngörülü? Anayasa değişikliği gibi ciddi bir konuda bile geldikleri duruma bak. Şimdi delinin kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışıyorlar. Gümrük kapılarında oylaması başlayalı haftalar olmuş bir metni değiştirmeye çalışıyorlar. Ortaya tam bir hukuk skandalı çıkıyor. Eğer metne “11. Cumhurbaşkanını halk seçer” yerine “bu yasa yürürlüğe girdikten sonraki cumhurbaşkanlarını halk seçer” yazmış olsalardı hiç sorun olmazdı.
Bunu bile akıl edemeyenler tarafından yönetilmek sizin zorunuza gitmiyor mu?
Son durumun akıl hocalığını ise Deniz Baykal yapıyor. Yani kılavuz karga… Gerçi bu tam da ona yakışan bir davranış. CHP’yi “karaya vurmuş bir gemi” enkazına dönüştürmedeki becerisini kullanıyor. Kötülüğü yalnızca CHP’ye dokunsa hiç sesimi çıkarmayacağım.
CHP’nin bugün geldiği noktanın geriye dönüşü yoktur. Ne genel başkan değişimi ne de buna ek yönetim değişimi CHP’yi içinde bulunduğu durumdan kurtaramaz. Hâlâ bu enkazdan umut oluşturmaya çabalamak, boşuna zaman ve emek harcamaktır.
Deniz bitti. Şimdi yapılması gereken inandırıcılığı olan seçenek oluşturmaktır. Türkiye sol ve sosyal demokrat birikimi bunu oluşturmak zorundadır.
Ne artık bir enkaz olan CHP’nin, ne de DSP ya da SHP’nin bir seçenek oluşturma için gereken birikimi yoktur.
Bu oluşumun katılımcılarından biri olabilecek birikimi olan ÖDP’nin Cumartesi ve pazar günleri yapılacak olan –siz bu yazıyı okuduğunuzda büyük olasılık yapılmış olacaktır.- kongresi için Ankara’da olacağım. Umuyorum, ÖDP bu kongrede son birkaç aydır içinde bulunduğu “topluca delirme” konumundan çıkar ve geleceği kurma konusunda kendine düşen görevi yapmaya soyunur. Aksi durumda hem yeni bir çıkış için yarılmalar kaçınılmaz olacak hem de seçenek oluşturmak daha da zorlaşacaktır.
Kolay gelsin…