ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

TEHLİKELİ ŞEYLERDEN KONUŞAN ÖĞRETMENLER

Dün gece yılların özleminin giderecek dört arkadaş birlikte oturduk. Emekli olalı yıllar olmuş dört öğretmen. Oturduğumuz yer de bir öğretmenevi.
Öğretmenler bir araya gelince tehlikeli şeyler konuşurlardı eskiden. Şimdilerde öğretmen odalarında erkek öğretmenlerin borsa ve futbol, kadın öğretmenlerin yemek ve moda konuştuklarını duydukça şaşıyoruz.
Biz yine eski günlere döndük. Anılar ve tehlikeli konulara.
Bu arada, Sinop’un Erfelek İlçesinden Muzaffer şimşek bir anısını anlattı. Daha doğrusu anı onun değil de anı sahibinin kendisine anlattıklarını…
Muzaffer’e aşağıda yazacaklarımı anlatan da Sinop’un yakın köylerinden birinden. Muzaffer onu yeniden bulabileceğini umuyor. Araştıracak. Bulursa, anıyı kendi ağzından dileyebilmeyi umuyorum. Ama bence önemli olan bu anının yazıya geçmesi gerek. Ayrıntılara ilişkin hatalar, eğer bulunabilirse anı sahibiyle görüştükten sonra düzeltilir.
Anı birinci ağızdan şöyle:
“Bir resmi gezi için donanmamıza bağlı gemi Bulgaristan’a gittik. Resmi törenlerden sonra dört arkadaş yemek yemek için bir lokantaya gittik. Yemekler yedik. Garsondan hesap istedik. Garson “Hesabınız ödendi” dedi.. Bizler şaşırarak kimin ödediğini sorduk. Garson, lokantada bir masada yalnız oturan ve önünde kâğıtlar bulunan adamı gösterdi.
Bu kez adamın kim olduğunu sorduk. Yanıt:
-Tanımıyor musunuz? O, Nazım Hikmet’tir.
Oldu.
Kalkıp yanına gittik. –Büyük olasılık Nazım’ın kim olduğunu da bilmezler. A.A.- Teşekkür ettik. Nazım da ayağa kalktı. Bizleri kapıya kadar uğurlarken şunları söyledi:
-Ben size teşekkür ederim. Sizin gözlerinizde memleketin kokusunu aldım. Hasretimi dağladım sayenizde.”
Bunlara anlatan, arkadaşıma tutucu bir aileden geldiğini. Nazım’ı tanıdıktan sonra ona saygı duyduğunu. Hatta Nazım için Vatan Haini diyenlerin, bu memleketi onun kadar sevemeyeceklerine inandığını anlatır.
*          *          *
Yukarıda da yazdım. Biz öğretmenlerin tehlikeli! kuşağındanız. Hiçbir şeyi olduğu gibi benimsemez, eleştirilerimizi sakınmayız.
Son bir hafta içinde İstanbul’un dört ayrı öğretmenevinde oldum. Üçünde yemek yedim. Ne yazık ki öğretmen evlerinin özellikle yemek fiyatlarını hiç beğenmedim. Özellikle de Beyoğlu öğretmenevinin.
Aynı yemek süresince, aynı yemeğin fiyatının değiştiğini, 8,5 YTL den 6 YTL ye indiğini gözlemledim. 37 kişi olarak tabldot yediğimiz ve tabldot dışı yalnızca yedi küçük tabak meyvenin geldiği yemeğe, -tabldotun 6 YTL olduğunu sonradan öğrendim.- 510 YTL hesap çıkarıldığı gördüm. Üstelik bu hesap %20 öğretmen indirimli hesap.
Hele hele öğretmenevlerinde tabldot dışı bir şeyler yer, hani bir de yanında içki almak isterseniz yandınız.
Orduevlerini saymıyorum. Polis evlerinde ya da diğer bakanlık personelinin bu tür yerlerinde yatak ve yemek ücretleri –kendi personeline- öğretmenevlerini üçte biri bile değil.
Bence burada başka bir hesap var. İnsanları kendi paraları ile oluşturulmuş bu yerlerden uzaklaştırmak. Sonuçta da her zaman yapılan gibi bu yerler “zarar ediyor”diyerek, özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekmek. Ben başka bir gerekçe göremiyorum. Umarım yanılıyorumdur.