ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

AŞK UMUT VE VAHŞET

Bugünlerde İzmir’deyim. Yazılarımı da bir süre İzmir’den göndereceğim.
Yazıyı yazdığım şu an Bir Mayıs saat:21.30.
İzmir’deki bir mayıs kutlamaları sırasında yapılan anonslardan anında öğrendik, İstanbul’da olanları.
Miting bitene dek gerildi sinirlerimiz. Bir kıvılcıma baktı patlamaya hazır beyinlerimiz.
Sonra, dönüşte bir yanda gözümüz kulağımız televizyonda iken diğer yanda internet üzerinden gelen bilgilerden gördük vahşeti.
Gerçi zaten bekliyorduk saldırıları. Bekliyorduk ama bu denli ağır ve de intikam alır biçimde olacağını tahmin edememiştik.
Görüntüler ve açıklamalar gösteriyor ki; bir ülkenin kendi güvenlik güçleri o ülkeyi işgal etmiştir.
Başka açıklaması olan varsa söylesin. DİSK merkezinde ve ÖDP İstanbul İl binasında olanlar nedir? Hem dışarı çıkana su, gaz, cop, tekme, yumruk ve plastik mermiyle saldıracaksın, hem de bina içine gaz bombası atacaksın. Nereye gidecek bu insanlar? Kim verecek bunun hesabını?
Kimse yanılmasın. Erdoğan’ın mahkeme-i kübrasına kalmaz bu olaylar. Ya bunun hesabını verirler, ya da birileri bunun hesabını sorar. Zaten en kötüsü bu vahşetin hesabının sorulmamasıdır.
İnanıyorum ki 12 Eylül’ün hesabını sormakta bu kadar gecikmeseydik, hiç yaşamazdık bu olanları.
Türbana özgürlük çığlığıyla anayasayı değiştirip, miting alanları kararını değiştirmeye yanaşmayanların demokratlık ölçüleri ortaya serilmiştir artık. Kimseyi inandıramazlar. Her ağızlarını açtıklarında suratlarına şamar gibi çarpacaktır 2008 bir mayısı.
Öfkem hala tepemi kızartmakta. Oysa genelde sevmem sıcağı sıcağına yazmayı. Ama bu kez başka. Bu öfkemi kusmazsam, suç ortağı hissedeceğim kendimi.
Kendi payıma hiçbir beklentim olmadı bu hükümetten. Özellikle insanlık ve insancıllık üzerine.
Biliyordum ki metafizik düşünceleri taşıyanlar insancıl olamazlar. Onlar “ayaklarla başın” aynı değerde olduğunu anlayamazlar. Kör inançlarının oluşturduğu hiyerarşik yapıyı savunurlar ve demokrasinin “D”sini bile kavramaları olanaksızdır. İşte bu nedenlerle kendilerini “baş” görüp, diğerlerine baskı yapmaktan çekinmezler. İşte bu nedenlerle bina içine sıkıştırdıkları insanları hem dışarı çıkarmazlar, hem de gaz bombaları atarlar. İşte bu nedenle hastanelere bile gaz bombası atmaktan çekinmezler. İşte bu nedenle yere düşen bir kadına her biri birer tekme atarak geçmekten kaçınmazlar.
Şimdi artık bir yol ayrımına gelinmiştir. Ya bize dayatılanlara teslim olarak insanlığımızı yitireceğiz, ya da sonuna kadar aşkla ve umutla direneceğiz.
OLAY NEDEN ÇIKAR YA DA OLAY ÇIKMASI NASIL ÖNLENİR
Kırk yılı aşkın süredir sokak gösterilerine katılırım. Bunca yılın biriktirdiği deneyimle şunu rahatça söyleyebilirim ki sokak gösterilerinde olay çıkmasının yüzde doksan nedeni polisin tavrıdır.
Dünyanın hemen hemen her yerinde o ülkenin en önemli meydanında bir mayıs kutlanır. Demokrasiden nasibini almış ülkelerde bu alanları yasaklamak kimsenin aklından geçmez.
Devleti yönetenler kendilerini devletin yerine koyar, bir de “çoğunluğum var. Ben istediğim gibi kural koyarım. Halka düşen bu kurallara uymaktır” anlayışında olurlarsa, bunun adı demokratik yönetim olmaz. Bundan sonrası da hep bildiğimiz görüntülere girer.
Bugünden örnekleyelim:
Siz yasal bir örgütün sokağa çıkmasını engelleyeceksiniz. Yetmeyecek, bina içindeki bu engellenen insanların üzerine gaz atacak, coplayacak, tekmeleyeceksiniz…
İşte bu duyulduğunda o an başka yerlerde olan o örgüte bağlı insanların sinirleri gerilmeyecek. Bu olası mı?
İşte Ankara olayının nedeni. Siz yasal bir parti olan ÖDP’nin İstanbul il binasına girecek, şiddeti dilediğiniz gibi uygulayacaksınız. Bomba atacaksınız. Bunu duymuş, sinirleri gerilmiş olan Ankara’daki ÖDP’lilere arama noktalarında, başka zaman göz yumabilecekleri baskıdan sakınmayacaksınız, sonra da olay çıkmasının nedenini başkalarına yükleyeceksiniz. Bu olayda bir polis şefinden mikrofonlara yansıyan yakınmaları anımsayalım. “Ben izin vermedin. Gaz kullanmayın.” Siz, izinsiz gaz kullandınız, adamalarınızı alın çıkın buradan.” 
Eğer İzmir’de olay çıkmadıysa nedeni; İstanbul’da ÖDP il binasına saldırının, ÖDP korteji arama noktalarından geçtikten sonra duyulmuş olmasıdır.
Aynı şey DİSK’liler için de geçerlidir.
Sosyolojiyi ve topluluk psikolojisini bilmeyen insanların yönetimlerde olduğu ülkelerde olaylar bitmez.
Noksan olan bizim yöneticilerimizin bilimsel birikimidir. Sosyoloji, psikoloji bilgileri ve demokratik anlayışlarıdır.