ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BALLI İNCİRLER

Sizler bu yazıyı okuduğunuzda ben Ege'nin ballı incirlerini yiyor olacağım. Her ne kadar Nazım Usta'nın "Şeyh Bedrettin Destanı"ndaki gibi kardeş sofralarından olmasa da...

Bu topraklar, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'i görmüş, yoldaşlığın erdemini yaşamış taaa 1320’lerde... Marks’tan önce yani. Sevgiyi paylaşmış, dostluğu içmiş.

Şimdi kimler yer ballı incirlerini, kimler içer zeytin tanesinden alınan yaşam suyunu, ağzınıza aldığınızda başka hiçbir yerde bulamayacağınız tadı veren üzümleri ne olur?

Haramiler sarmış dört bir yanını. İnciri, üzümü, balı; pamuğu, zeytini, narı ünlü bu toprakların altını üzerine getirmekte haramiler.

İda'dan Kozak Yaylasına, Ovacık'tan Efemçukuruna göz dikmişler, yemin etmişler yok etmeye güzellikleri.

Bu topraklar mahzun bu günlerde... Özlemle yeni Bedrettinler çağırmakta Ege toprakları. 

Bu çığlıyı en iyi anlatanlardan birinden söz etmeliyim sırası gelmişken. "Bergamalı Simo"dan.

"Bergamalı Simo" Ferda İzbudak Akıncı’nın İlya yayınlarında çıkan bir romanı. Bergama'nın o şanlı savaşımını, destanımsı bir kahramanla anlatmış Akıncı. Belki anımsarsınız bu sütunda daha önce de Akıncı'nın "Sudaki Ateş" kitabından söz etmiştim. Bence günümüzün medya yaldızlı yazarlarını yaya bırakan bir yazar Akıncı.
Edebiyat eleştirmeni değilim. Yalnızca politik yazılar yazmaya, düşüncelerim ve eleştirilerimle katkı koymaya çalışıyorum. Yine de zaman zaman beğendiklerimi yazmaktan kaçınmıyorum.
"Bergamalı Simo" sağlam bir kurgu içeriyor. Dil yetkin, anlatım ve biçem etkin. Kahramanları bizlerden birileri. Yani yaşamın içinde olanlar. Günlük kişisel kaygıları ile genel ve gelecek kaygılarını tartıştıran insanlar.
Akıncı, bu kitabında insanlığın oluşumundan bu yana süren bir kavgayı anlatıyor. Doğayla insan arasındaki kavgayı. Bu kavgada, doğayı yendiğimiz kadar yenileceğimizi bilmek zorunluluğumuz olduğunu iletiyor. Bu kavganın barışa dönüşmesi için savaşım verenlerini anlatıyor.

Ancak doğayla barışık yaşarsak sürdürebileceğiz varlığımızı. Yoksa yok olacağız, doğaya verdiğimiz her zararda biraz daha.

Ege'nin "ballı incir"leri tükenmesin diyedir çığlığımız.