ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BALYOZUN SAPI HALKIN ELİNDE OLMALI

“Balyoz Harekât planı” sürekli kanayan yaramız olan “demokrasi” tartışmasını gündemin baş sırasına oturttu.
Darbelerden çok çekmiş bir halk olarak, yine darbelerden medet umanlarımızın çoğalmakta olduğunu söylersem sanırım yanlış bir saptama yapmış olmam. Siz yazarçizer takımının sözlerine değil de sokaktaki sıradan yurttaşın sözlerine baktığınızda bu saptamanın doğruluğunu göreceksiniz.
Eğer bir ülkede halkın hayli hatırı sayılır bir bölümü darbe beklentisi ve hatta özlemi içerindeyse suçun büyüğü o ülkeyi yönetenlerdedir.
İktidarı ve muhalefetiyle demokrasiyi algılamakta zorluk çektiğimiz gerçekliği, sorunları çözümsüzleştirmektedir.
Demokrasinin birçok tanımı vardır. Bunlardan biri de “azınlığın çoğunluk olabilme olanaklarının bulunması”dır.
Adaletsizliğin son aşaması olan seçim yasası ile oluşan meclisten çıkan iktidarın bir de demokrasiyi “mademki seçildim, istediğimi yaparım” olarak algılamasındaki sakatlık sorunun önde gelen etmenlerinden biridir.
Halkın oyuyla iktidarı değiştiremeyeceği inancı tüm yurttaşlar gibi kendi içine de sinmiş bir muhalefetin, her türlü uzlaşmazlığı varlık nedeni sayan tavırları da iktidarın “mademki seçildim, istediğimi yaparım” anlayışından daha az sakat değildir.
Ne yazık ki yurdumuz siyaseti bir türlü kendini yenileyememektedir. Bırakalım siyasetini yenilenmesini, siyasetçilerini bile yenilemekten yoksundur.
Meclisin siyasetçisini yenileyebilmiş tek partisi AKP’nin seçim başarısı kazanmasının temelinde bu yenilenme isteğinin var olduğunu sanmaktayım. Ne yazık ki AKP bu yeniliği siyaset yapma tarzına yansıtamamış, bu nedenle de çabucak inişe geçmiş görülmektedir.
Sorunun çözümü için yeni ve özgürlükçü bir anayasa ile buna uygun seçim ve siyasal partiler yasaları zorunludur. Bu tartışma önümüzdeki süreçte ana gündem konusu olmaya adaydır.
Umuyorum ve diliyorum ki bu yeni tartışma süreci –ki büyük olasılıkla genel seçimlerden sonra başlayacaktır- yeni bir siyaset anlayışı ile yeni siyasiler tarafından yürütülür. Bugünkü siyaset anlayışının ve siyaset yapış biçiminin sorunları çözmesini beklemek, abesle iştigal olacaktır.
Anayasa tartışmasını askeri ya da sivil anayasa tartışmasının ötesine taşımak zorunludur. Bir anayasanın siviller tarafından üretilmiş olması onu demokratik yapmaz. Demokratik anayasa; yapanların giysilerinden değil, içeriğinden anlaşılır.
Tüm bunlar gerçekleşmiş olsa bile siyasetin parasal bedelini birileri ödüyorsa demokrasi yine de olanaksızlaşır. Siyasi parti üyeleri, partilerinin parasal giderlerinin ne kadarını karşılıyorlarsa o kadar o partinin sahibi olurlar. Pati üyeleri siyasetin parasal giderlerini karşıladıklarında ne genel başkanlık sultası kalır ne de icazetli siyaset barınabilir.
Siyaset toplumsallaştığında ise; darbenin ne planı kalır ne de özlemi.
Birçok kez yazdım. En ideal anayasayı da getirseniz toplum demokrasiyi içselleştirmemişse bu sorunlar sürecektir.