ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

SIRADAN OLMAYAN
Dikkatli okurlar biliyordur, Genellikle Gerçek’te Salı günleri yazıyorum. Bazı özel durumlarda diğer günlerde de yazdıklarım oldu. Sanırım bu kez de öyle olacak.
Önümüzdeki salının yazısını “Anayasa oylaması” ve var olan Anayasanın meşruiyeti üzerine kurmayı tasarlıyorum. Ama bu yazımın nedeni ve konusu ayrı.
Okurlar bilirler. En çok tepki gösterdiğim konulardan biri, CHP’nin sol olarak algılanmasıdır.
Çevremde yığınla CHP sempatizanı, üyesi hatta çeşitli kademelerde yönetici konumunda dostum var. Zaman zaman onların eleştiri ve sitemleri oluyor elbette. En çok da “Bir muhalefet partisine bu kadar yüklenilir mi? Hele de iktidarın / Recep Tayip Erdoğanın’nın bunca açığı varken” yollu sözlere muhatap oluyorum.
Bu nedenle de CHP konusundan uzak durmaya çalışıyorum ama ne yapsam olmuyor. “Kör parmağım gözüne” yollu öylesine durumlar oluşuyor ki, dayanamıyorum.
Bu tür bir durum da az önce oluştu. CHP’nin İzmir İl Başkanı Ekrem Bulgun, istifasını açıklarken öyle şeyler söyledi ki; gel de sus.
Öncelikle “istifa” kavramına aykırı bir durum ortadaki. İstifa; insanın kendi özgür istenciyle içinde bulunduğu ve zorunlu olmadığı durumu bırakmasıdır. Baskı sonucu istifa dilekçesi yazmak, istifa etmek değildir. Hukuktaki karşılığı nedir bilemem ama bu durum zorla senet imzalatmakla eş değerlidir.
Gelelim istifa açıklamasına: Bulgun istifasıyla ilgili konuşurken iki noktaya vurgu yaptı.
1- Ben ve İzmir il örgütü CHP için en iyi Genel Başkan olarak Deniz Baykal’ı istedik. Ayrılmasından sonra geri döndürülmesi için çalıştık.
Bulgun’un bu düşüncesine yalnızca saygı gösterilir.
2- Deniz Baykal’ın geri dönmemesi durumunda işaret edeceği bir kişinin genel başkan olmasını istedik.
İşte beni çileden çıkaran düşünce bu. 70 milyonluk bir ülkenin zaman zaman kaderini elinde tutmuş, şu an Anamuhalet Partisi olan bir partinin, İzmir gibi ülkenin üçüncü büyük kentinin il başkanı kendisini ve yönetimi paylaştıklarını nasıl bu kadar küçültebilir.
Bu tümce; “biz düşünmesini bilmeyiz”i içinde barındırır.
Bu tümce; “bizim istencimiz yoktur”u kapsar.
Bu tümce; “biz seçme özürlüyüz” demektir.
Bu tümce, yetersizliğin açıklanmasıdır.
*          *          *
Baştan da yazdım. Benim CHP ile bir sorunum yok. Beni deli eden bu yapıdakilerin “sol” olarak görünmek istemeleri.
Sol, emek ve emekçiden yana politika demektir.
Bunun için de:
Özgür düşünceyi içinde barındırmak zorundadır.
Kişi istencini (iradesini) değil, kolektif düşünceyi savunur.
Asla kişinin peşine takılmaz. Sol, ancak bir düşüncenin ardına gider.
*          *          *
Elbette ki bir tek kişiden yola çıkılarak CHP için genelleme yapılamaz ama Ekrem Bulgun da sıradan bir CHP’li sayılamaz. Bu durum CHP için; eskilerin deyimiyle “vakayı adiyeden” bir durum da değildir.