ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

          BARIŞA DAHA YAKIN OLMA UMUDU
Geçmişin hesabını yapmayan kişi, günübirlik yaşayandır. Günübirlik yaşayanın ise dünü olmadığı gibi yarını da olmaz. Bu nedenle de kararlarının doğru olma olasılığı yok gibidir.
Bu ülkenin otuz yıldır gündemindeki en yakıcı sorun barış. Barış, Kürt’ün de, Türk’ün de, Çerkez’in de, Laz’ın da, Gürcü’nün de yakıcı sorunu. Ocağına od düşmemiş bir köy, bir mahalle hatta bir aile bile kalmamış ülkenin temel sorunu elbette barıştır.
Ülkenin yaşadığı bu bunalım ortamının en temel faili dünyada uygulanan adına küresel ekonomi düzeni denilen harami düzenidir.
Harami düzeninin en acımasızca uygulanabilmesin önünü açmak için darbe yapan Evren ve şürekâsı hesap vermenin eşiğinde ama düzenin kendisi sorun ve acı üretmesini sürdürüyor.

Yaraların sarılması ve sağaltılması yerine görmezden gelinmesi kangrene neden oluyor.
Bu ülkenin her bireyi şapkasını önüne koyup, ezberlerinden kurtulmalarının yolunu bulmalıdır.
Hiç kimse düşmanlık ve şiddetle bir sonuca gidilebileceğini düşünmesin. Yüzlerce yıllık da olsa gerilimin sonu gelmek zorundadır. Akan kan hepimizin damarındandır ve hiç kimsenin kanı diğerinden daha değerli değildir.
Tam hızla bir seçime daha gidiyoruz. Yine demokratik olmayan, adil olmayan, eşit olmayan bir seçim yapacağız.
Yine dünyanın en antidemokratik yüzde on barajlı seçim kuralı işleyecek.
Yine seçimlerin sonuçları parti ya da bağımsızların olacakları oy oranıyla paralel olmayacağından adaletsiz olacak.
Yine devlet, seçim öncesi seçime katılma hakkı olan partilere eşit davranmayacak. Bir önceki seçimlerde barajı aşmış partilere akıl durduran parasal kaynaklar aktarılırken, diğerleri üç kuruşsuz katılacak yarışa.
Her şeye rağmen Emek, Özgürlük ve Demokrasi güçleri müdahil olmaya çalışacaklar bu sürece. “Her savaş, masada biter” demiş bir bilge. Masayı kuracak insanları meclise taşımaya çalışacaklar.
Bu yazıyı yazdığımda Emek, Özgürlük ve Demokrasi bloğu desteklediği bağımsız adayları açıklamıştı. Bunların arasında Kürt kökenli olmayanlar da var doğal olarak. Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel, Rıdvan Turan ve Ertuğrul Kürkçü gibi.
Bu adaylar umut veriyor bana. Geleceğe yeni bir umutla bakabileceğimizi düşündürüyor.
Artık bitmiş saydığımız meclis döneminde Ufuk Uras’ın tek başına yüklendiği bu zor ve ağır görevi devralacak daha çok isim olacak yeni mecliste. Ufuk Uras, akademide mi yoksa Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nde yoldaşlarıyla mı sürdürür mü politik çalışmalarını bilemem. Ama en azından kendi adıma geçtiğimiz dönemde yaptığı çalışmalar için bir teşekkür borcumu ödemek isterim, tüm Türklerin Kürt düşmanı olmadığını gösterdiği için.
Şimdi sıra Önder’de, Tüzel’de, Turan’da ve Kürkçü’de. Bu her biri gerçekten birikimli ve güzel olan insanlar çıtayı Uras’ın bıraktığı yerden daha yükseklere taşıyacaklardır.
Bu arada Ertuğrul Kürkçü’nün mecliste olma olasılığı ile 12 Eylül darbecilerinin yargıda olması arasında ironik bir ilişki oluşmakta.
Gençler bilmeyebilirler. 39 yıl önce Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını önlemek için Ünye radar üssünden üç İngiliz kaçırılır ve Kızıldere köyüne gelinir. İşte bu eylemi Mahir Çayan’la birlikte gerçekleştiren on kişiden biridir Ertuğrul Kürkçü. Düzenlenen katliamdan kurtulabilen tek kişidir aynı zamanda.
Şimdi, bir zamanlar öldürülmesine alkış tutacaklarla birlikte meclis sıralarında olacak Kürkçü. Ne bireysel intikam peşinde olacak, ne de kin duyacak kimseye. Yalnızca barış diyecek biliyorum.
Yolumuz barış olsun.