ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

 

 

 

İÇERİSİ DE DIŞARISI DA KANIYOR
On bir işçi yanarak yitirdi yaşamını. Milyarlık AVM inşaatını yapanlar, birkaç on işçinin canı için yeterli barınak sağlamayı gerekli görmemişler. Canın değil paranın önemli olduğu kapitalist dünyanın değerleridir içinde yaşadığımız.

Siz bu yazıyı okuduğunuzda Sivas katliamı davası büyük olasılıkla zaman aşımından düşmüş olacak. Otuz beş canımızı yakanların bir bölümü sokaklarda özgürce dolaşacaklar. Ne bileyim, belki de yaptıklarıyla gurur duyacaklardır.
Yüreğim yangın yeri.

Ahmet Şık ve Nedim Şenel tahliye edildiler. Bir yılı aşkın süredir neden içerideydiler birileri açıklasa keşke. Hepimize bir gözdağı mıydı tutuklulukları? Yazarken her sözcüğü kırk tarttırdılar, tarttırıyorlar.

Meclis komisyonunda yangından mal kaçırıldı. Yarım saatte yirmiyi aşkın madde, konuşulanın duyulmasının olanaksız olduğu ortamda okundu, görüşüldü kabul edildi. Şekil olarak kurallar yerine gelmiş sayılır mı bilmiyorum ama demokrasi kavramının açık ihlali oldu eğitim yasası görüşmeleri.

Dışarıya dönelim. Orada da durum benzer. Suriye’de kan gövdeyi götürüyor. Üstelik bu kanda ülkemizin açık parmak izleri var. En sert Suriye muhalifi Türkiye. Ne oldu da bu duruma gelindi. Hiç kimse Suriye’de demokrasinin iyi uygulandığını söylemiyor. Hatta var olduğunu bile söylemiyor ama kendilerine “Suriye’nin Dostları” adını verenlere baktığımızda içlerinde Suriye’yi mumla aratanların olduğunu görüyoruz.

Bir bakan çıkıyor. Bir katliamı protesto amacı görüntüsü verilmeye çalışılan “nefret ve kin” toplantısında, o toplantıya katılanların coşkulandıran bir konuşma yapıyor. Nefret söylemi bir ırkı hedef alabiliyor. Kan üzerinden yeni kan akmasına neden olabilecek koşullar oluşturulmasına neden olabilecek olgular gelişiyor.

      *          *          *
Ülkemiz tek kürekli bir sandal gibi. Küreğe asıldıkça olduğu yerde daire çiziyor. Bir milim ilerleme yok. Çünkü sol yanı yok bu ülkenin. Yok edildi.
Bugün askeri darbelere karşı olduğunu söyleyenler 12 Martların, 12 Eylüllerin besledikleri büyüttükleri, kolladıkları.
Solduyudan yoksun ülkemiz bu bozuk pusula ile ancak daha çok sorun sarmalına düşmek durumunda kalır. Her geçen gün daha sorunlu bir yarını hazırlar.
Seçim ve çoğunluk iktidarı demokrasinin tarlasıdır ama o tarlaya ekilen tohum GDO’lu ise; orada demokrasi yeşermez.
Yaşamın her alanının işgale uğradığı tarlalar çakırdikenlerin kapladığı tarlaya benzer. Çakırdikenlerin kapladığı tarladan bırakın ürün almayı yürüyemezsiniz bile. Bedeninizin kanamadık yeri kalmaz.
Demokrasi “azınlığın, çoğunluk olabilme” koşullarının bulunduğu sistemdir.

 

Many Stylish Counters
tekil görüntülenme