ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

 

BOL SIFIRLI EĞİTİM
YGS, yani Yükseköğretime geçiş sınavı sonuçları açıklandı. 50.000 öğrencinin notu SIFIR.  Sınavın matematik bölümünde sıfır çekenlerin sayısı ise 870.000…

Eğitim sistemimiz dökülüyor. Her geçen yıl daha da dökülecek. 444 yasası bu dökülüşü hızlandıracak. Bilimsel bilginin yerini hurafeler aldıkça karanlık daha da artacak.

Şimdi bazıları öğretmenlere bulacak suçu. Doğrudur. İlk bakışta suç öğretmenlerindir. O öğretmenler ki aralarında Ziraat Mühendisliği, Veterinerlik okumuş olanlar bile vardır.

Son yıllarda okullarda yöneticilik görevi verilenlerin çoğunluğu ise eğitim bilimciler değil ilahiyat kökenlilerdir.

Köy enstitülerinin kuruluş amaçları tartışılabilir ama yetiştirdikleri ortadadır. Bilimsel bilgiyi öne çıkaran, okumayı yazmayı bilen ve beceren, yüzleri ve kafaları hurafelere kapalı, aydınlığa dönük öğretmenler yetiştirmiştir.

Öğretmen okulları bir yere kadar köy enstitülerinin geleneğini sürdürmüşlerdir. En azından halkın öğretmeni olma idealini yaşatmışlardır.

Köy enstitülü ve öğretmen okullu öğretmenlerin ağırlıklı olduğu yılların bazı özellikleri vardır.

Bunlardan biri olarak gururla söyleyebilirim o yıllardaki eğitimin niteliği bugünle karşılaştırılamayacak kadar yüksekti.

İkincisi; bu öğretmenler bilimsel bilgiyi öne çıkarmaktaydı.

Üçüncüsü; dönemin öğretmenleri, toplumun sorunlarını kendi sorunlarından ayırmazdı. O nedenle de politiktiler.

Şimdilerde bu nitelikleri taşıyan öğretmenler azaldı. Okullarda hurafeciler ve öğretmenliği yalnızca geçim kaynağı olarak gören öğretmenler çoğunlukta.

1946’da köy enstitülerinin içi boşaltıldı, 1950’lerde adı bile yok edildi. 1976’larda öğretmen okulları da kapatıldı. Böylece halkçı geleneğin kökleri kurutuldu.

O yıllarda öğretmenlerin büyük çoğunluğu sırasıyla TÖDMF (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu), TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası), TÖB-DER (Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği)’nde örgütlüydüler.

Şimdilerde bu geleneği sürdüren öğretmenler EĞİTİM-SEN’de.

12 Mart ve 12 Eylül’ün en büyük kıyımı bu öğretmenler üzerinde oluştu. Bilime hurafenin galebe çalması, ırkçı ve gerici kafalar yetiştirmek için bu olağanüstü dönemler büyük çaba harcadılar.

Günümüzde devrimci öğretmen geleneği EĞİTİM-SEN’de yaşıyor. Geçmişte yüzde yetmişlerin örgütlendiği bu geleneğin sendikası bugün sayısal olarak üçüncü sırada. Birinci sırada Eğitim-Bir-Sen adlı sendika var.

Eğitim Bir Sen, MEMUR-SEN adlı konfederasyona bağlı eğitim sendikası. Memur-Sen aynı zamanda ülkemizin en çok üyeye sahip kamu konfederasyonu.

Bu konfederasyon. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC)’ya üyelik başvurusu yapıyor. Başvurusu reddediliyor. Nedeni açık. ITUC net bir saptama yapmış: “Bağımsız değilsiniz.”

Bunun literatürdeki karşılığı “SARI SENDİKA”dır.

Ülkemizden DİSK, KESK, HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ ITUC üyesi.

Memur-Sen, AKP iktidara gelmeden adı sanı bilinmeyen bir kuruluştu. AKP iktidarıyla çok hızlı bir tırmanışa geçti. Bunda KAMU-SEN’in KESK’i vurmak amacıyla imzaladığı “Toplu Görüşme” sözleşmelerinin payı büyük. KESK’i vurmak amacıyla düzenlenen “sendika ödentilerinin devletçe ödenmesi”, döndü dolaştı KAMU-SEN’i daha fazla vurdu.

Dönelim Eğitimin niteliğine. Eğitimin temel unsuru ne bilgisayardır ne de akıllı tahta. Temel unsur insandır, öğretmendir. Onun da niteliği örgütünden bellidir.

 


Free Hits Count
tekil görüntülenme