ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

       

BARIŞIN DÜŞMANI KOT KAFALAR

Bugün Bülent Aydın arkadaşımdan bir alıntıyla başlayacağım yazıma.

“Hopa'dan Samsun'a bizim Karadeniz sahilinde sıkça kullanılan "kot kafa" diye bir tabir vardır. Kasları kafasından çok çalışanlara derler. Ne sözden anlarlar, ne kardeşlikten. Her şehirde birkaç düzine vardır bunlardan. Buralarda ırkçılık, milliyetçilik, kalleşlik tezgâhları kuranlar, ekibi hep bunlardan oluşturur. Aslını astarını bilmeden Ordu'da HDP'lilere, Ertuğrul Kürkçü'ye, Saruhan Oluç'a saldıranlar da bunlardandır. Geçmiş olsun arkadaşlar. Kot kafalara dikkat edin. Ama emin olun çok azdır sayıları. Yoksa yüz çeşit ağacın aynı dağda birbirine dal verdiği gibi, yüz çeşit dil konuşulur oralarda. Değil insanı, atmacayı, balığı, karayemişi bile kendinden ayrı tutmaz Karadeniz insanı...”

Barışın, dostluğun, kardeşliğin ya da tek sözcükle insanlığın düşmanları hep kandan beslenmişlerdir. Bizim memleketimizde de bu hep böyle olmuştur. Kışkırtılan ırkçılık ya da dindarlık hep saldırmış, insanlığı savunanların kendilerini ve haklarını korumak için şiddete başvurmasını sağlamaya çalışmışlardır. Zaman zaman da bunu başarmışlardır. Başarmışlardır, çünkü insanlığı savunanların başkaca tutacak bir dalı kalmadığı zamanlar olmuştur.

İşte bu zamanların özlemini çeker bu kot kafalar. Bu nedenledir ki Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP’ye) kırmızı görmüş kuduz boğa gibi, salyaları aka aka saldırırlar. İsterler ki dağlarda çatışmalar olsun, kentlerde bombalar patlasın. Genç insanları kanları ve canları üzerine de kurguladıkları çıkarları zedelenmesin.


İlk saldırı Esenyurt’ta MHP’lilere oldu. Aydınlatıldı mı bu olay. Ben duymadım aydınlatıldığını. Bir iki maşa bile yakalanmadı sanırım. Oysa olayın içyüzünün ortaya çıkarılmasıydı önemli olan. Çıkarılmadı.

Çıkarılmadı, büyük olasılıkla da çıkarılmak istenmedi. Gençler bilmeyebilirler ama biz bu filmi birkaç kez gördük. Anımsayalım; Kahramanmaraş’ta yüzlerce kişinin öldürülmesini başlatan sinema bombasını da kendileri, kendi arkadaşlarına atmışlardı. Kot kafaları meydana sürmek için gereklidir bu tür tahrikler. Eh, biz de çabuk tahrik olan bir halkız ne de olsa. Urla’da, Aksaray’da, Ordu’da, Giresun’da, Fethiye’de ve başka yerlerde hemen tahrik oluverdik.


Zaten her açıdan eşitsizdir bizde seçimler. Bir önceki seçimlerde yüzde yedi üzerinde oy alan partilere devlet milyarları verir. Oysa seçim öncesi, seçime katılan tüm partiler eşit olmalı değil midir?
Seçim yasasında eşi benzeri görülmemiş bir yüzde on barajı durur. Muhalefetteyken buna karşı olanlar, iktidara geldiklerinde görmezden gelirler.

Televizyonlar varsılların olduğundan onların çıkarlarını savunanların borusudur. Diğerlerinin var olduğunu bile görmezler, göstermezler.

Tüm bunlar yetmez, o büyük korkularından arınmaya. Halkın önünü bu kez de şiddete başvurarak kesmeye çalışırlar. İşte bu noktada ortaya çıkarırlar kot kafaları. Daha vahim olan ise kamu görevlilerinin bu kot kafalara boyun eğmesidir ki; örneği Fethiye’de yasal bir siyasal partinin tabelasının kamu görevlilerince güvence altına alınması gerekirken, indirilmesidir. Bunun anlaşılır ve kabul edilebilir bir açıklaması asla olamaz. Bu durumdan sonra artık bu ülkede hiç kimse seçimin meşru zeminlerde yapıldığını söyleyemez. Ortaya çıkan sonuç şudur: Seçim artık yalnızca göstermelik bir oyundur.

Ve 6 Aralık 1945’de Nazım’ın yazdığı dizelerle bitireceğim bu haftaki yazımı:
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akarsuyun,
                meyve çağında ağacın,
                serpilip gelişen hayatın düşmanı.

put counter on your website