ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

   

 

 

 

CEHENNEM BİLETİNİ KİM KESİYOR

       Dünya’da bizden başka politikacısının böğüre böğüre konuştuğu bir ülke daha var mıdır, bilmiyorum. Bildiğim ise sesinin en yüksek perdesinden böğüre böğüre konuşmanın bizde pirim yaptığı.

       Yıllardır yazarım. “Politika; toplumu bölme sanatıdır.” Bu bölme ise genellikle “biz ve ötekiler” biçiminde soyut olarak yapılır. Oysa politikanın özündeki bölüntü; “çalışanlar ve çalıştıranlar”dır. Literatürdeki söylemiyle “emekçiler ve burjuvazi.”
Bu tanımında dışındaki tüm bölüntü biçimlerinin tek bir amacı vardır: çalışanlar ve çalıştıranlar bölüntüsünü gözden kaçırmak.

      *          *          *
       Ülkemizin kurnaz politikacıları gerçek bölüntüyü maskelemeyi hep başarmışlardır. Bunun için de hayali bir düşman yaratmışlar. Bu hayali düşmanın varlığına inandırdıkları ölçüde de oy almışlardır.

       On yıllarca bu ülke halkı şapka yalanlarıyla süslenmiş komünizmin kendi düşmanı olduğuna inandırılmaya çalışılmıştır. Milliyetçilik zehri şırıngalanmıştır. Bu sırada arka planda ise deve hamutuyla götürülmüş, ülke kaynakları sermayeye peşkeş çekilmiştir.

       Komünizm, hem tehlike olmaktan çıkınca ya da inandırıcılını yitirince ise devletin kendi antidemokratik baskıları sonucu oluşan Kürt sorunu sermaye yanlılarının elinde bulunmaz kaynak olmuş. Yeni bölünmenin konusu olarak işlenmiştir. Toplumun büyük bölümünde Kürt düşmanlığı oluşturulmuştur. Her başı sıkışan, halkı Kürt düşmanlığı üzerinde sokağa dökerek kendine çıkış yaratmaya çalışmıştır.

      *          *          *
       Şimdilerde ise çok daha kaba bir nefret oluşturulmaya çalışılmaktadır. Haşmetlû’ya sadakatle bağlı olmayan herkes darbecidir, haşhaşidir, bozguncudur. Sırf bu görüntüyü verebilmek için sokaklarda insanlar vurulmakta, muhaliflerin can güvenliği olmadığından silaha sarılmaları sağlanmaya çalışılmaktadır.

       Bu durum ülke içinde olduğu gibi, ülke dışında da tepkileri yükseltmektedir. İktidarının sonuna yaklaşan tüm diktatörler gibi Erdoğan da ülkenin bir cehenneme çevrilmesine yol açmaktadır.

*          *          *

       Erdoğan Almanya’da kendisine “cehenneme git” diyenlerin cehennemin yolunu bilmediklerini söyledi.

       Ben Erdoğan’ın Cehenneminin yolunu bilmem ama bildiğim başka bir şey var; Erdoğan’ın düzeni, ülkeyi bizim için Cehennem’e çevirdi. Yani bizi zaten Cehennem’de yaşatıyor. Ayrıca bir yol tanımı gerekmiyor.

       Parklarda kitap okuyanın üzerine saldırttığı polisleri yüzünden parklar bize cehennem. Polisin gelişigüzel insan öldürdüğü sokaklar bize cehennem. Özelleştirip taşeronun insafına bıraktığı maden ocakları bize cehennem, Havadan bombalarla öldürttüğü Roboski bize cehennem. Müdürlerinin saçma sapan kuralları dayattığı okullar bize cehennem. Yobaz rektörleriyle bilimi boğdurttuğu üniversiteler bize cehennem. Asistanlarını attığı üniversite hastanelerinde sağalmaya çalışmak bize cehennem. Bir türlü randevu alamadığımız hastaneler bize cehennem.

       Yetmiyor. Bu ülke insanlarını öylesine böldün ki kafanda. Alevi misin? Ölümü hak ettin. Kürt müsün? Ohooooo sen zaten ölüsün. Devrimci misin? Senin bir tek hakkın var Erdoğan’ın ülkesinde, o da yargısız infazla ölüm. Aydın mısın? Senin yerin Madımak’ta cehennem alevinde yanmak. Madımak yangında seni yakanların yeri Erdoğan’ın başının üstü.

       Yani Erdoğan’ın ülkesi; Aleviler, Kürtler, aydınlar ve devrimciler için zaten cehennem.

       Velhasıl, Erdoğan sayesinde tüm Türkiye bir cehennem.

 

Meter odometer