ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

               

          ATEŞ ÇEMBERİNİN İÇİNDEKİ OYUNLAR

          Ortadoğu’nun Suriye, Irak, Türkiye ekseni hem kendi gündemimizi, hem de dünya gündemini işgal etmeyi sürdürüyor.

          Türkiye’yi yönetenlerin tavrı diyemeyeceğim çünkü bu ülkeyi hala yalnızca Erdoğan yönetiyor. Bir başbakan ve bakanlar kurulu var mı? Sorusunun yanıtı ise; “yalnızca kâğıt üstünde.” İşte bu nedenledir ki tüm eleştirilerin odağında sözde tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan var ve olmayı da sürdürecek.

          Erdoğan ve avenesi IŞİD konusunda ayak sürümeyi sürdürüyor. Hükümet bir türlü Işid’i terör örgütü ilan edemiyor. Sayın ve kudretli büyüklerimiz Işid’in adını anmadan “Terör Örgütleri” kavramının ardına saklanarak sözde katliamlara ve zulümlere karşıymış görüntüsü vermeye çalışıyor.

          Büyük olasılıkla meclise gönderecekleri teskerelerde de “terör örgütleri” kavramı yer alacak. Eeeee, Işid hükümetçe terör örgütü olarak ilan edilmediğine göre teskerelerin muhatabı olmayacak. Bu maskeleme ve gözden kaçırarak destekleme değil midir?

      *          *          *

          Geçen haftaki yazımın konusu eğitim politikasıydı. Hükümet, arap saçına çevirdiği eğitim politikasını daha da karmaşıklaştırmayı sürdürüyor. Son olarak Anadolu Liselerinde kontenjan artırımı yapmasının olumsuz sonuçları ortaya çıktı. Derslik sorunu baş gösterdi. Sınıfların 40 kişiyi aşmaması gerekirken bu sayı 60’a kadar çıktı.

          Derslikleri yetersiz kalan Anadolu Liselerinin laboratuvar ve diğer amaçlarla kullanılan odaları derslik durumuna getirildi. Yetmedi, birçok okul ikili öğretime dönmek zorunda kaldı.

          Bundan daha vahimi hiçbir okula yerleşememiş düşük puanlı öğrenciler Anadolu Liselerinin yeni kontenjanına girdiler. Bu seçkin öğrenci okulları, sıradan lise düzeyinin altına düşme riski ile karşı karşıya bırakıldılar.

          Tüm bunlar da etmedi. Fiili Başbakan ve tarafsız Cumhurbaşkanı konumundaki Erdoğan; “Dünyanın hiçbir yerinde zorunlu fizik, kimya, matematik dersinin tartışma konusu olduğunu göremezsiniz. Ne hikmetse zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi tartışma konusu olur Eğer olsun mu, olmasın mı diye tartışılacaksa uyuşturucu bağımlılığından, terörden, şiddetten neden şikâyet ediliyor. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini tartışmaya açarsanız tabii uyuşturucu gelir, şiddet gelir, ırkçılık gelir onun yerini doldurur” diyerek tüm dünyaya ders vermeyi(!) sürdürdü.

          On yaşındaki çocuğun başörtüsü takmasını “özgürlük” olarak tanımlıyorsanız, elbette Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “zorunlu din dersi olamaz” kararını da anlayamazsınız.

          Fizik, kimya, matematik derslerini toptan kaldırsanız bile bir şey değişmez beyler. Zaten istediğiniz insanların zihinlerinin bilimsel verilere kapalı olması değil mi? Kaldırın gitsin. Ama unutmayın ki; Yaşam bu dersleri verir ve zorunlu olarak öğretir. Olan; diğerlerinin çok gerisinde kalan toplumlara olur.

          Din eğitimi almayanların uyuşturucu ve şiddete bulaşmayacağı savı ise tümüyle palavra. Tarih tarikatların tekkelerinde “kubar çeken” dervişleriyle dolu.

          Din eğitimi alanların şiddete karışmayacağı savı ise tümüyle yalan. Yakın tarihimizde Uğur Mumcu, Bahriye Üçok. Turan Dursun, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin sanıklarından birçoğu İmam Hatipli. Dileyen goggle’a “İmam Hatipli Katiller” yazsın ve çıkan listelere baksın.

          Erdoğan ve avenesinin halkın gözünden saklamaya çalıştığı gerçekler böyle. Gerçeğin tam tersini, üstelik gözümüzün içine baka baka söyleyen bu takım, ne yazık ki ülkeyi karanlık geleceklere doğru hızla sürüklemekte.
Onlara söyleyecek tek bir sözüm var: Dilediğiniz kadar tarihin tekerlerine çomak sokun. Başarılarınız geçicidir. Tarihin tekerleğini geri çevirmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Sonunda tarihe olumsuz geçecek olan sizler olacaksınız.

     

 

       

 

Tracking hits