Skip to: Site menu | Main content

29 EYLÜL 2007 GÜNDEMİ

 

GÜNÜN SÖZÜ: Koçluk kuzu, çığırında belli olur. Z. Büyüktanır'dan

Saate yanlış bakmamın sonucu toplantıya gecikiyorum. Geldiğimde Atilla İlhan Kültür Merkezi Önüne konmuş iki masada arkadaşları buluyorum.
Sonunda sokağa çıkmayı başardık!
On bir gün süren "Türkçe Günleri" arkadaşları çok yormuş. Bazıları ise il dışında. Bu nedenle on iki kişiyiz.
Benden önce türban ve yeni anayasa konuşulmuş.
Atilla Er hepimize yeni çıkan kitabını imzalıyor. Bir yandan da Naci Şensoy Lisesindeki "Türkçe Günleri" etkinliğini anlatıyor.
Genelde yazar ve televizyon ilişkisi üzerine konuşuldu. Dumansızların televizyonla ilişkisine söz geldi. Televizyon bir program önerisi yapıldığında "Değerlendirelim, sizi ararız." Yanıtı alındığı, bir süre sonra önerinin bir başkası tarafından programlaştırıldığı olgusuyla karşılaşıldığından yakınılıyor. Bu nedenle önerinin içeriği hakkında bilgi verilmemesi benimseniyor.
Bir de öneri geliyor: Kendi televizyon kanalımızı kuralım!
On sekiz yıllık bir edebiyat öğretmeninin, öğretmenler odasında arkadaşlarına söylediği; "On sekiz yıllık öğretmenim, Okuldan çıktığımda kendime bir söz verdim. Bugüne değin bu sözümü tutum. Hiç kitap kapağı kaldırmadım." Söylemesi gündeme düşüyor.
Söz adı büyük (yapıtlarıyla tanınmış) olmanın, fiziksel yapıyla çelişmesi üzerine anı ve duyumlar anlatılıyor. Ardından da bir öykü:
"Eşkıyalar bir aracı durdururlar. Araçtakileri indirirler ve soyunmalarını isterler. Bir kişi soyunmaz. Eşkıya başı ona döner:
-Sen neden soyunmuyorsun? Der.
-Ben, doçentim. Yanıtını alır.
Doçentim ne olduğunu bilmeyen eşkıya başının yanıtı ise:
-İyi öyleyse. Olur."

Muzaffer İzgü'den anılar anlatılıyor.
Katılanların bir bölümü Atilla'nın kitabından şiirler okuyoruz.
Bir sonraki toplantının -araya bayram girmesi nedeniyle- 20 ekimde yapılmasına karar veriliyor.
Sürekli bir toplantı yeri araştıran Bekir Yurdakul, Karacasu Vakfının uygun bir yeri olduğunu bildirdiğini, görüp konuşarak bir değerlendirme yapmanın yararlı olacağını söylüyor.
Toplantı bitiminde yedi kişi yer görmeğe vakfa gidiyoruz.

GÜNÜN ŞİİRİ:

KAPTAN

oyuncak vapurlar yaptım hep
kaptanı oldum yalnızlıkların
sigara yaktım sigara üstüne
dumanlarını savurdum gökyüzüne

unuttum rotasını mutlulukların
acıları yükledim yelkenlerime
ilk hamlede kırıldı küreklerim
tutsak kaldım ıssız maviliklere

bir barbun balığıydı klavuzum
takıldım peşine yeni umutların
içimde kuraklık yüzümde hüzün
gitme diyor bir kılıç sessizce

sonra çalışmaya başlıyor motorum
ısınıyor pervane vurgunu sular
kavuşmak yok mu zorluyor gururum
bir kaçak gibi geçiyor bulutlar

kır diyor dümeni rotan yanlış
köpekbalıkları sarmış dört yanı
nerdeyse yem olacak canavarlara
lüfer denilen o sevimli maskara

ağlama lüfer balık sakın ağlama
kabarıp da durulacak okyanuslar
bitecek azgın dalgaların düellosu
barışı selamlayacak kaptan yunuslar

ATİLLA ER