Skip to: Site menu | Main content

 


02 HAZİRAN 2007 GÜNDEMİ

 

Bu kez Sağlıkçıların konuğuyuz.

Derneğin bulunduğu hanın girişini ararken Zeki Büyüktanır ünlüyor arkamdan. Girişe birlikte yöneliyoruz.

Ev sahibemiz Sağlık Der Genel Başkan Yardımcısı Mukaddes Yurdakul.

Bugün Bekir Yurdakul yok. Kendisi Mardin'de bir etkinlikte.

Toplantıyı Ali İşçimen açıyor. Açılışta 14 kişiyiz.

Toplantıya Ahmet Günbaş'ın Ramiz arkadaşımız içn yazdığı bir şiiri kim okuyacak tartışmasıyla başlıyoruz.

Ferhat işlek, Dumansızların ilk başladığı günlerde varmış. Uzun bir aradan sonra ilk kez katılıyor.

Adnan Fidan, konuğumuz. Mukadder Özakman'ın çağrılısı.

Bugün Orhan Kemal'in, yarın Nazım Usta'nın ölüm günü. Yazarımızı ve Ozanımızı anıyoruz.

Atilla Er; bize Bakü'de Nazım'ın şiir okuduğu kürsüden seslendirdiği şiiri okuyor. Azebaycan anılarını anlatıyor.

Nazım'ın Azerbaycan'da inatla Tütkçe konuşması karşısında , santral görevlisi kızın Rusca konuşması için baskı yaptığını, telefonu bağlamadığını, Nazım'ın konuyu o zamanın Azebaycan Cumhurbaşkanı Mirza İbrahimov'a ilettiğini, Mirza İbrahimov'un devlet işlerinde Türkçe konuşulmasını içeren bir bildirge yayınladığını, bu nedenle de başkanlıktan edildiğini, zor günler yaşadığını öğreniyoruz.

Zeki Büyüktanır; Almanya'da katıldığı bir Nazım etkinliği anısını anlatıyor. Sunumu sonunda masalara vurulduğunu, bunu protesto olarak algıladığını, oysa bunun alkış yerine kullanıldığını sonra öğrendiğini söylüyor.

Mehmet Büyükçelik aramıza katılıyor ve iki şiirini okuyor.

Selçuk Oğuz, konuyu güncel politikaya taşıyor.

Durmuş Taşdemir, güncel konularla ilgili hukuksal açıklamalar yaptıktan sonra bizi bozkırlardaki bir "Yaban Armuduna" götürüyor.

Ev sahibemiz kısa bir konuşma yapıyor.

Ayhan Altay, üç kısa şiiri ile politikayı şiire bulaştırmaktan zevk alıyor.

Cebrail Sürücü, bir 12 Eylül anısını anlatıyor.

Mesut Tim'den "Veysel Çıkmazı" şiirini dinliyoruz.

Ali İşçimen, 1968 yıllarına ilişkin anılarını anlatıyor. Hüzünlü ama umutlu günleri anıyoruz. Yakın zamanda Karşıyaka'da tanıştığı birinin, o yıllarda kendilerine saldıran polislerden biri çıktığını, şimdi kendilerine hak verdiğini söylüyor.
12 Eylül döneminde bulunduğu yerdeki ikincil bölge komutanının arama yapılacağını önceden bildirdiğini, kendi kitaplarını çuvallarla alarak evinde sakladığını, aramadan sonra getirdiğini anlatıyor.

Adnan Fidan, 1950'lerin son yıllarından "Olur mu böyle olur mu/ Kardeş kardeşi vurur mu " dönemine ilişkin anısını anlatıyor.

Mukadder Özakmandan taşlamalarla söyleşiyi bitiriyoruz.