Skip to: Site menu | Main content

07 NİSAN 2007 GÜNDEMİ

 

Yer : Atatürk Kültür Merkezi - NARLIDERE

Cebrail'le sözleştik. Saat 10.oo da Seferihisar'dan çıkıyorum. Saat 10.35 de Cebrail'i Üçkuyular iskelesinden alıyorum. Uzun bir aradan sonra, Dumansızlar'a ilk katılışım olacak. Değişik duygular içindeyim.

Toplantı açılıyor. Bir çok yeni yüz var benim için. Bazıları yeni değil gerçekte. Birkaç yıldır katılmayan eski dumansızlar. Mevlut Kaplan, Abdullah Bolulu gibi.
Önce Bekir Yurdakul bilgilendirmeleri yapıyor.

Yayına başlayacak olan HAYAT TV den söz ediliyor.

Erdoğan Aytekin'e ilk söz. Kısa bir ileti. "Yeni bir mevsimde, yeniden birlikteyiz. Hoş geldiniz."

İkinci söz bana. Ne de olsa beş aydır yokum. Özlem gideriyorum. Kısaca İstanbul'daki yaşamımdan, 36-37 yıldır görüşmediğim arkadaşlarımı bulmamdan söz ediyorum. "Dünya Şiir Günü" için yazdığım bir yazıyı okuyorum.

Bu toplantıda hayli ünlümüz var. Bunlardan biri Mukadder Özakman. Söz Özakman'da:
Şiirg ünü ile ilgili yazımdan duygulandığını, bu nedenle taşlamalarından önce bir şir okumak istediğini söylüyor. "Akdeniz Baharı" adlı şirini okuyor. Ardından "Ben Hiçbir Şey Anlamadım" adlı taşlamasını sunuyor ve sözü Cebrail'e kendisiyle ilgili anısını anlatması için bırakıyor.
Cebrail Sürücü; Deniz Gezmiş'lerin yakalandığı günlerde öğrenci olduğunu, Faşist öğrencilerin tahtaya bir idam sehpası çizdiklerini ve Deniz'in adını yazdıklarını, dayanamayıp bağırarak; Mukadder Özakman'ın "Amerika Ay Lav Yu" taşlamasını okuduğunu, bu nedenle de çoğunlukta olan faşistlerce dövüldüğünü, dudağında bu arada aldığı yaranın izinin hala durduğunu ve ne zaman Mukadder Özakman'ın adı geçse ya da "Amerika Ay Lav Yu" şiirini duysa olayı anımsadığını anlatıyor.

Bu konuşmalardan hemen sonra; eli sargılı olarak oturan Durmuş Taşdemir'e bir arkadaşımız  "Eline ne oldu?" sorusunu soruyor. Yanıt, salonu kahkahaya boğuyor:

-"Amerika Ay Lav Yu" yu okudum.

Söz tekrar Mukadder Özakman'da. "e-mail" ve "cep telefonu" taşlamalarını okuyor.
Egeli Kadın Yazarlar düzlemi üzerinde tartışma yaşanıyor. Genelde erkek arkadaşlar "yazın yaşamında kadın erkek ayrımı olmadığını, yapıt niteliğinin öne alındığını" savunuyorlar. Kadın arkadaşlar bu görüşte değiller. Onlar, yaşamın her alanında var olan ayrımın, yazın alanında da var olduğu görüşündeler.

Ahmet Günbaş, Adana'dan telefonla dileklerini iletiyor.

Sonra yine şiirler, şiirler.

Ayhan Altay
07.04.2007

Toplantıda Murat Küçükaydın'ın Okuduğu şiir:

KARASAL

Bir de gece sürülerine katıldık
Garip senin sol göğsünde kırmızı bir telaş
Ne fena tutuklanacak etnik bir flama kabarık bir aşk
Sürüklenerek boyunduruğundan demir parmaklı evine

Bir de yağmur dilimize dolandı artarak
Dizlerimize kadar batık gemiler artık uğrayamayacak gökkuşağı
Ne acı yeniden başlayacak solvent ve barut kokusu
Karanlığın ardına çekilen ruhumuz yoruldukça çakıl taşları

Bir de kan geliyor çığlığın üstüne yalnızlaşarak
İçi boş ayak sesleri değiştik günahlarımızı
Ne yazık ölürken bulunacak avucunda hala sıcak
Bir ömrün çetelesi eksilense iklimlerin öpücüğü

Bir de bunların hiç birini duymamış varsayman vardı
Yani bir şakaydı hayat ebeydi yalnızlık
Ah ne çocukça nasıl kaçabiliriz ki
ölüm girer aramıza ve yeni doğmuş bir dağı basar kıyamet

En güzel düş dokunuş
Bir de en güzel sevmek içimizdeki karanlığı boğmaktı
olmadı...

Derdime bir çare fısıldar zembereği kırık saatli bir bomba
Ah uğurla beni rüzgar

Murat Küçükaydın