dumansızlar
SESLİ EDEBİYAT DERGİSİ
13 EYLÜL 2008 GÜNDEMİ
Günün Dizesi: "Sen gel bizi güzel vakitlere çıkar " İlhan Berk
Dönemin ilk toplantısı. Karacasu Vakfındaki odamızdayız. 19 arkadaşımız var.
Yurdakul açıyor toplantıyı. Yeni katılan arkadaşlarımız var aramızda.Muzaffer Yançeken, Hülya Karayılan ve Ali Semerci. Dumansızlar hakkında kısa bir açıklama geliyor Bekir'den ve bize Batısöz'ün son sayısını dağıtıyor.
Doğal olarak konumuz 12 Eylül.
İlk söz Erdoğan Aytekin'in. Bir düş içerisinde duygusal bir öyküleme ile 12 sabahı karabasanını anlatıyor.
Ali İşçimen: Kordon'da bir rastlantı olarak tanıştığı, konuştuğu 12 Eylül işkencecisi bir polis komiseryle olan görüşmesini anlatıyor. Komiserin pişmanlığını nasıl bildirdiğini öğreniyoruz.
Ahmet Günbaş: "Başkomiserin üç gün işkencede kalması, örneğin Kenan Evren'in bir kaç asılması gerektiğini" söyleyerek İşçimen'e gönderme yapıyor.
Bu arada Muzaffer İzgü'ye ilişkin bir ikili konuşma anlatılıyor:
"İzgü'ye sağlıklı olmasını neye borçlu olduğu soruluyor. Yanıt:
-SSK'ya.
İlk şaşkınlıktan sonra, herkesin şikayetçi olduğu SSK'nın nasıl kendini saplıklı kıldığı sorusuna ise:
- Bu bildiğiniz SSK değil. Birinci S Sindirim sistemi, ikinci S Sinir sistemi, K ise Kam dolaşımı. Eğer yapacak işleriniz, gelecek için bir amacınız varsa bunlar iyi çalışırlar, yoksa sorun çıkarırlar.
yanıtını verir."
Baki Yiğit:12 eylül anısını, 12 sabahını ve ABD'nin hegemonyasını anlatıyor.
Ayhan Altay: Günümüzde Denizlerin savaşımının saptırılmak istendiğini. Emperyalizme karşı savaşımlarına ulusal bir içerik verilmeye çalışıldığını. Kapitalizme karşı olunmadan emperyalizme karşı olunamayacağını, emperyalizmin içsel bir olgu olması nedeniyle ona ulusalcılıkla karşı çıkılamayacağını anlatıyor. 12 Eylül'ü konu alan yol kazası şiirini okuyor.
Mehmet Rayman: Gökçeadayı konu ediyor. Orada da altın arama çalışması yapılmak istendiğini. Ada halkının bu durumdan huzursuz olduğunu. Adaın demokrafik yapısının nasıl değiştirildiğini anlatıyor.
Daha adını koymadığı Göçmenliği konı alan şiirini okuyor.Bekir Yurdakul; İlhan Ber'in Ozan ve Sardunya şiirini okuyor.
Ahmet Günbaş: Karamsarlığı yırtmak gerekliliğini, umutsuzluğu umuda dönüştürmek gerektiğini söylüyor.
"bir robakop, bir cop,
bir robokop, bir cop" sözüyle başlayarak "250 000 yeni polis alınacağını, yakında aile doktorumuz gibi aile polisimizin de olabileceğini", "Türkiye Solunun demokrasiyi kurmak göreve" olduğunu söylüyor.Gülseren Engin: Geriye dönüp bakmak ve cumhuriyet dönemini iyi araştırmak gerektiğini söylüyor. "Umudu yitirmek demek, direnci yitirmek demektir" sözüyle vurgulama yapıyor. "Geçmişte yaşadığımız çok acı deneyimlere karşın, günümüzde de acılar yaşıyoruz. Ama bilinmelidir ki her kötü dönemin bir sonu vardır" diyerek sözünü bağlıyor.
Yeni katılan arkadaşlarımız kendilerini tanıtıyorlar.
Araya Hülya Karayılan ve Ahmet Günbaş'ın Temel fıkraları giriyor.
Erdoğan Aytekin: İftar çadırlarında verilen yemeklerin tutarı üzerinden bir hesap yaparak, bu yemekler için bir günde yapılan harcama ile bir fabrika kurulabileceğini, bunun yeğlenmesi durumunda "balık tutmanın" öğretilmiş olacağını ve bir ramazanda kurulacak 30 işyeri ile insanların sürekli ve onurlu olarak doyabileceğini anlatıyor.
Ali İşçimen: İzmir Gaziler Derneğinde geçen bir iliki konuşmayı ve torunuyla arasındaki dugusal bir olayı anlatıor.
Nüket arkadaşımız ise; 12 Eylül öcesinde siyasal bir yapı organik bağı olmamasına karşın, dönemin cop ve tekmelerinden nasıl nasiplendiğini anlatıyor.
Cebrail Sürücü: Fergun Özelli'nin önerisini gündeme taşıyor. "KATİL KENAN, İZMİR'DEN DEFOL" sloganıyla bir kampanya başlatılmasını gerektiğini söylüyor.
12 Eylül 1980 gecesine ilişkin anısını anlatıyor.Yine 12 döneminde ilk tutuklanma sırasında ayakta 50 kişinin durabileceği bir yere birkaç yüz insanın tıkıştırıldığını. Bazı kadın arkadaşları omuzlarına almak zorunda kaldıklarını ve burada sigara dumanına boğma işkencesinin nasıl uygulandığını anlatıyor.Saat 13'te, Bir saat sonra başlayacak olan 12 Eylül'ü protesto mitingine katılmak üzere dağılıyoruz.