dumansızlar
SESLİ EDEBİYAT DERGİSİ
T. AYHAN ÇIKIN
ÖZGEÇMİŞ
Şair ve bilim insanı (Tarım Ekonomisi). 1 Ocak 1946, Muğla doğumlu. Şiir ve edebi yazılarında çoğunlukla T Ayhan ÇIKIN imzasını kullandı.
1970'lerde Tuğhan Ayhan, Ayhan Günhan, Aşık Köylü takma adlarıyla da yazı ve şiirleri yayınlandı. Yatağan Cazkırlar Köyü İlkokulu (1956), Yatağan Ortaokulu (1959), Aydın Lisesi (1962), Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü (1967) mezunu. 1967'de ziraat yüksek mühendisi olarak Uşak Tarım İl Müdürlüğünde 6 ay görev yaptı. 1968'de asistan olarak girdiği E.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünde yüksek lisans (1970) ve doktora (1974) öğrenimini tamamlayarak doçenliğe (1980) ve profesörlüğe (1989) yükseldi. 1978-1979 arası Paris'te mesleki çalışmalarda bulundu. Bir süre 19 Mayıs Üniversitesi ve Cumhuriyet Üniversitesi Tokat Ziraat Fakültelerinde görev yaparak (1984-1985) eski görev yerine döndü. Burada Bölüm Başkan Yardımcılığı ,Tarım Politikası ve Yayım Anabilim Dalı başkanlığı ve Kooperatifçilik bilim dalı başkanlığı görevlerinde bulunarak 1999 yılında emekli oldu. Emekli olduktan sonra İzmir - Bornova'ya yerleşerek tüm zamanını çiftçilik ve edebiyat çalışmalarına ayırdı. 16 Eylül 2000'de geçirdiği kalp nakli ameliyatı biyolojik hayatı kadar sanat ve düşünce hayatını da etkiledi.
Mesleki-bilimsel yazıları EÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, Cumhuriyet, Verimlilik, Ziraat Dünyası, Dört Mevsim, Revue des Etudes Cooperatives, Birlik, Karınca, Kooperatifçilik Dergileri ile Devrim Gazetesi (Muğla) ve internet sitelerinde yayımlandı.1972'de Ege Sanat dergisini kurarak yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Ege Tarım Ekonumisi Dergisi'nin ilk kurucuları arasında yer aldı ve editörlüğünü yaptı. CÜ Tokat Ziraat Fakültesi, AÜ Ziraat Fakültesi, BİRLİK (İzmir), Ege Tarım, Dört Mevsim , vb. birçok derginin bilim-yayın kurulu üyeleri arasında yer aldı. Çeşitli tarihlerde TRT radyo ve TV'lerinde konuşmacı oldu ve bazı programlarda danışmanlık yaptı
İlk edebiyat ürünleri Ege Ekspres (1964), ve 1966 Varlık Yıllığıında; ilerleyen yıllarda şiirleri İzmirİzmir, Pencere, Çalı, Ardıçkuşu, Ünlem, Ortaklaşa, Dönemeç, Damla, Fethiye, Ferayi, Elif, Çınar, Beşkaza, Hisar, Yansıma, Güç, Yakamoz (Fransa), Nabi, İmece vd. dergilerde yayımlandı.
1968'de Ege Telgraf şiir ikincilik ödülünü, 1994'de Türkiye Tütün Eksperleri Derneği ödülünü, 1995'de " Fransız Tarım ve Gıda Kalite Plaketi" ödülünü, 2002'de Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Kooperatifçilik iletişim ödülünü aldı.18'i kitap ve yüzden fazla bilimsel
makalesi dışında iki de şiir kitabı vardır.
Son yıllarda yazılarını ve şiirlerini internette " http://www.elelebizbize.com " sitesinde kendisine ayrılan sayfada yayımlamaktadır.
BAŞLICA ESERLERİ :
DERS KİTAPLARI : Makroekonomi (çoğaltma,1986), Tarımsal kooperatifçilik (çoğaltma,1991), Tarımsal Kooperatif İşletmeciliği (çoğaltma, 1991), Mikroekonomi (K.Konak ile,1992), Genel Kooperatifçilik (A.R. Karacan ile,1994), Tarımsal Kooperatiflerin Yönetimi (Çoğaltma, 1997), Avrupa Birliği ve Türkiye'deTarımsal Kooperatifçilik Hareketleri (N.KIZILDAĞ-NERGİS il,1999).
ARAŞTIRMA (Başlıcaları) : İzmir ve Çevresinde Mevcut Tarım Kooperatifleri ve Sorunları Üzerinde Bir Araştırma (1974), Köy Kalkınmasında Kooperatiflerden Yararlanma Biçimlei (1975), Türkiye Çiftçisi İçin Daha Etkin Bir Örgütlenme Modeli (1978), Kooperatiflerin tarım İşletmeleri Üzerine Ekonomik Etkileri (1982), Gelişmekte Olan Ülkelerde Kırsal Alanların sanayileşmesi ve Kooperatifler (1982), Tarımsal Kooperatiflerin Yönetimi (1997).
ŞİİR : Zaman Çiçeği (2000), Ortak Kalpler Türküsü (2005).
HAKKINDA :
Ekmel Güngör / Ayın Konuğu : Prof.Dr.Ayhan ÇIKIN (Kooperatif Dünyası Dergisi, Aralık 1992, Ankara)
Asalet Erfidan / Alaşehir Meslek Yüksek Okulu Kooperatifçilik Bölümünün Kurucularından Prof.Dr.Ayhan Çıkın'ın Hayatı ve Görüşleri (EÜ Alaşehir Meslek Yüksek Okulu bitirme tezi, 1995);
Şadan Gökovalı / Zaman Çiçeği (Milliyet Ege, Mayıs 2000);
Erkin Usman / O da Bir Çobandı (Yeni Asır, 21.07. 2000);
A.Neyzar Karahan / Zaman Çiçeği (gözlem Gazetesi, 31.07.2000);
Talat Kırcan / Her şair Biraz Yalnızdır (Hürriyet Ege, 5.12.2000);
Oğuz Tümbaş / Dost kitaplar : Zaman Çiçeği ( İzmirİzmir dergisi 2000);
Ahmet Günbaş / İzmir Sularında Buluşmak (İzmirİzmir Dergisi, Kasım-aralık 2000)
Yükselecek Demirel / Zaman Çiçeği ve Ayhan Çıkın ( Marmaris Postası, 26.6.2003);
Talat Kırcan / Ortak Kalpler Türküsü (www.edebiyetturk.com ; İzmirİzmir dergisi, Mayıs-haziran 2002):
Ozan Yayman / Yorgun Profesörün Genç Yüreği ( Cumhuriyet, 16.01.2002),
Yeni Asır, Kalp Nakliyle Yaşama Dönen profesör Şiirle Teşekkür Etti (Yani Asır, 02.04.2002);
Güneş Aynacı / İkinci Hayatın Tadı Bir Başka (Milliyet, 07.12.2003)
Mehmet Kara / Toplumumuzu Aydınlatanlar : Prof.Dr.Ayhan ÇIKIN (Yatağan Gazetesi, 9.12.2005; www.havuz.de ).
Gürkan Hacır /Prof.Dr.Ayhan ÇIKIN :"Türkiye tarımsız, tarım kooperatifsiz kalkınamaz" (TÜRKİYEKOOP,Ocak 2006, Ankara ).
Atila Er, "Ortak Kalpler Türküsü" eleştiri-İnceleme, (Çalı Dergisi, Temmuz-Ağustos 2006, Konya)..
Nihan Yarkent, "Profesörün Kalbi Şiirle Attı", Star Gazetesi, 01 mart 2007, İstanbul.
Kaynaklar :
- İhsan Işık . Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, ISBN 975-00315 5-5 (3.Cilt), 2006,Ankara, s.937-938.
- Kamil Şükun. Günümüz Türkiyesinde Kim Kimdir : Who'who in Turkey, Profesyonel Yayınları, 1997, İstanbul, s.187.
- Hikmet Öz. Muğlalı Şairler ve Yazarlar Antolojisi, Karınca Matbaacılık,1998, Muğla, s. 37-38.
- Tarcan Oğuz. Yatağan'da Yetişenler, Yatağan Belediyesi Kültür Yayınları- IV, 2006, Yatağan, s.99-100.

ORTAK KALPLER TÜRKÜSÜ
Talat KırcanAyhan Çıkın'ın şiiriyle ilk kez, belleğim beni yanıltmıyorsa, 2000 yılında tanıştım. Kitabı Zaman Çiçeği elime geçtiğinde, bir sayfa bir sayfa daha derken, bir çırpıda bitirivermiştim. Güzel, etkileyici bir şiirler toplamıydı. Öyle "şairane olayım" kaygıları yoktu şairinin. Ancak yine de şairane oluyordu. Öyle biçim kaygıları da yoktu. Ruhu gibi biçimi de özgürdü. Yaşadığı coğrafyayı bilen, yaşadığı toplumu bilen bir aydının birikimleri olduğu daha ilk dizelerden anlaşılıyordu. Köyde doğup büyümenin, kentte yetişip bilim tahsil etmenin avantajlarını iyi kullanıyordu. İçten, dürüst, duygulu ve duyarlı yüreğin yansımalarıydı.
Sanki kendiliğinden oluşmuş, konuşuyormuş gibi yazılmış şiirler toplamıydı Zaman Çiçeği. Sanki kitabı okumuyorsunuz da, tanımadığım şairi yanı başınızda fısıldıyor gibi. Sohbet ediyor gibi.
Sonra kitap üzerine bir yazı yazdım. Bir İstanbul dönüşü, daha kapıdan girmeden, çalan telefonun sesine yetişmek için gösterdiğim telaş. O telaşla kaldırdığım ahizenin karşısındaki Ayhan Çıkın... Duru, heyecanlı sesi. Ve yaşadıkça bitmeyecek bir gönül dostluğunun ilk adımları. Bir de bu konuşmada, kalp nakli olduğunu, bir yıldır başkasının kalbiyle aramızda yaşadığını öğrenmem...
BİLİMİN BİZE ARMAĞANI
Çok geçmeden Bornova'daki evine gittim. Görev yaptığı Ege Üniversitesi'nden dostları da vardı. Doğal olarak şiirden, yaşamdan, sanattan konuştuk. Yaşamının ilginç son 10 yılından söz etti, özetlersek şunları söyledi: "1990 yılından bu yana kalp rahatsızlığım vardı. 8 yıl süren ilaç tedavileri, hastaneler çare olmadı. 2000 yılının Mayıs ayında kalp aranmaya başlandı. Bir türlü bulunamıyordu. Sağlığım çok kötü hale gelmişti. Nefes bile alamıyordum.
İki günlük hayatım kalmışken, bir kavgada ölen Cem Canbay'ın ailesi organlarını bağışladı. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Çünkü Cem'in çok genç olduğunu öğrendim. İki Mustafalar Prof. Dr. Mustafa Akın hazırladı. Prof. Dr. Mustafa Özbaran Cem'in kalbini bana nakletti. Sonra yaşama döndüm. Yine uzun hastane günlerinden sonra işte aranızdayım. Bilimin yaratıcılığında sizlerleyim."
(O günleri, daha sonra yazdığı bir şiirinde şöyle anlatır:
Yaşadım hayatı güz bahçelerinde
Ölüm nehrinin kenarına güller diktim şarkılardan
Gökyüzünün mavilikleriyle mayaladım karanlıkları
Bir türkü söyler gibi dansettim ölüm sularında
"ne olursa olsun" dedi Mustafalarım
"bu yaşam sürecek"
"saçlarında ozanın gün ışığı eksilmeyecek"
beyinlerindeki bilimin ışığını yüreğime sundular
ölüm nehrine iki gün kala
kara dikenler üzerine ak güller kondurdular
doktorum, doktorlarım, onurlarım benim
kalbimin ustaları Mustafalarım
nasıl söylesem türkülerinizi sizin)
BU ŞİİR KİMİN?
2001 yılındaki o ilk ziyaretimde, bir yıldır kalbini taşıdığı Cem Canbay için bir şiir yazdığını söyledi. "Size okuyayım" dedi. Çok duygulanmıştım. Çünkü böyle bir yaşam öyküsü beni derinden etkilemişti. Dinleyecek halim kalmamıştı. Şakaklarım zonkluyordu. Zorla, "Şu anda olmaz" dedim. "Siz bana gönderin. Kendim okuyayım." Bu görüşmeden birkaç gün sonra Işık Veren Delikanlının Türküsü başlıklı şiirini gönderdi.
(O yıllarda Hürriyet EGE'de haftada bir sanat sayfası hazırlıyordum. Sıradaki ilk sayfada yayınlayacaktım. Ancak nasip olmadı. Bir kaç gün içinde Hürriyet EGE kapandı). Şiiri okuduğumda büyük bir şaşkınlık ve çaresizlik duydum. O güne kadar öğrendiklerim, bildiklerim yıkılmıştı. Çünkü şiir bize yüreğin sesi olarak öğretilmişti, öyle bellemiştik. Peki şimdi bu kimin yüreğinin sesiydi. Yaşamının baharında pis bir kavgada aramızdan ayrılıp giden, giderken de kalbini Ayhan Hoca'ya miras bırakan Cem Canbay'ın yüreğinin sesi mi? Yoksa, ömrünü bilime, aydınlığa, şiire adamış bir duygu bilgesinin bilincinin, beyninin sesi mi? Yani diyeceğim şiir yürekte değil, bilinçte, beyinde mi oluşuyordu? Öyleyse en akıllılar, en zekilerin şair olması gerekmez miydi?
Neyse...
"Ayhan Çıkın yaklaşık 5 yıldır ışık veren delikanlının kalbiyle aramızda yaşıyor. Tanımaktan gerçekten mutlu olduğum kişilerden biri olarak yaşamımda yer alıyor. Sık sık görüşmesek de bilgisayarla mektuplar gönderiyor. Bildiklerini paylaşıyor" deyip, Cem Canbay için yazdığı şiiri okuyalım:
IŞIK VEREN DELİKANLININ TÜRKÜSÜ
Cem Canbay için
"güya ki yaprağın biri
düşmüş de, ağaç
kökünden sarsılmış gibi"
Hilmi YAVUZ
Coşkulu bir kalabalıkla aşacaksın yeryüzüne
çiçeklerde dolaşan binbir renktir gözlerin
akşam inmiştir gün ışığı pencerene
çocukluğun koşuşturduğu bir avludur yüreğin
dilsiz, ama gülmesini bilen bir çocuk
leylaklarda uçuşan kelebekler kadar
suskun ve sessizdir yüreğin
delikanlım
nasıl yazsam şiirini senin?
İşte bıraktın yalnızlığını, öfkeni, sevdalarını
hades'ler seni bekliyor diye korkma
sen de beklenen birisin melekler katında
kendini beklemelisin, beni beklemelisin
çık yer yüzüne, çiçek ol saksılarda, kırlarda
herkesin, illa ki ikimizin yüreği ile
sevdalanmalısın yeniden yaşamlara
delikanlım
nasıl bestelesem şarkını senin?
Doktorlar var kardeşim
bilimin en kuytu kıyılarında
bir ipekböceği gibi dut yaprağına
kalbimin çiçeğini dokumakta
...ve kalbimde sen olmalısın
yedi renkli gökkuşağı örneği
bereketini müjdelemelisin
yağmurlu günlerin
iki bin yılının on altı eylülünde
yeni doğmuş bir bebek gibi
gülümsemelisin dünyaya
delikanlım
nasıl söylesem türkülerini senin?
Şiiri okuduktan sonra Cem Canbay'a ve onun ailesine büyük saygı duydum. Çünkü bu dünyadan ayrılırken, yalnızca Ayhan Çıkın'ın yaşamını sevdiklerine bağışlamakla kalmamış, bu güzel şiirin yazılmasına olanak tanımıştı. İşte bunun için ona ve bağış kararı veren ailesine hep saygı duydum. Çünkü Cem Canbay, Ayhan Çıkın'ın yüreğinde ve şiirinde yaşayan biri değildir artık. Ayhan Çıkın'ın ikinci dönem şairliği diyebileceğimiz ve en güzellerini yazdığı şiirlerinin toplamındadır. Bu şiir yalnızca Ayhan Çıkın ya da Cem Canbay'ın yüreğinin türküsü de değildir. Benim, senin, onun, kim ki okur onların kalbinin sesidir. Bu ortak kalplerin ortak türküsüdür.
BİR DUA GİBİ
Onun içindir ki, artık aramızda olmayan, ancak Ayhan hoca"nın yüreğinde yaşayan Cem Canbay için kalbimin ta derinliklerinden gelen dileklerimle bitiriyorum yazıyı:
Güz geldiğinde hüzünlü bulutların gözyaşları üstüne yağsın. Kış geldiğinde bembeyaz karlar üstüne yağsın. Bahar geldiğinde kuş sesleri ve menekşe kokuları ve dünyanın bütün kır çiçekleri üstüne yağsın. Ve yaz geldiğinde ulu ağaçların serinliği ve pınar sularının berraklığı üstüne yağsın. 4 mevsim ve 7 iklim ve 24 saat, dünyanın bütün ışıkları üstüne yağsın....http://213.243.28.24/ozel/edebiyat/dergi/talatkircan1.html
YAPITLARINDAN ÖRNEKLER
OL HİKAYAT100. doğum yılında Nâzım'a saygılarla*y e r l e ş i m*güneşe yakın topraklardan
büyür ağaçlar masallarca
güneşin doğduğu topraklarda
kutsal bir anadır
/tomurcuklanan ağaç/
uzanır dört bir yana
büyür çelikler atbaşı topraklarda
uygarlıklara köprü olur.*g e l i ş i m*sulanır kanla topraklar
'kan' canlı bir gübredir cana
döllenir arı kanatlarında
/çiçekleri ağaçların/
başaklar gebe tüm uygarlıklara
çağdaşlaşır süngülenmiş ihtiyar anıtlar
uzatır atbaşını toprak ana
dört bir yanından dünyanın
el verip barışa
kucaklaşır.*y ı k ı m*- önce ben
- hayır ben
- tohumu ben ekeceğim
- ek!..
- ben hasat edeceğim
- et!..
- ben yiyeceğim
- hayır
- beraber bölüşelim
- olmaz
her şey benim
- ben ne yapacağım
- sen üretim aracısın
- bilmemmm!..
- öyle
.........................
..........................
- ayakta duramıyorum
ayakta duramıyorum!...
- biraz benimle ol
- olmaz
sallama
düşüyorummm!..
- düş!
- düş diyemezsin
- derim
- ben milliyim
- ben de
- sen değilsin defol!..
....................
- düşüyorum
düşüyorummm!..
- darağacıma tutun.*d i r i l i ş*çoğalır damarlarda kan
fırlar namlulardan kurşun
darağaçlarından gönderilen gülücükler
gül olur karanfil olur bahçelerde
öter barış güvercinleri
dört bir yandan doğar güneş
mutluluk
küçük bir kızın saçlarında
karanfil olur.barış sınırsız bir ülkedir çocuklara
öpülür ekmek gibi özgürlük
atbaşı topraklarda
kalkar kara yeleli düşler uykulardan
/gün olur/
yenilir bugünler yarınlara
atbaşı topraklarda gelecek
kırmızı karanfilli bir çocuk olur.ÇAĞRI
çık sabahın ilk saatlerinde
buluşsun nefesin tan yeliyle
sarsın her yanını gün ışınları
en ücra yerlerinden öpsün sular
uyandır çiçekleri kuş sesleriyle
duymazlarsa
at gitsinbirden takılıp kalıyorsun belki
geçmişten kalan kahırlı bir derdi
şöyle savur saçlarını rüzgara
taze bir gül kokusu al burnuna
düşünme kalleşliklerini dostların
at gitsindolaş, gez, selamlaş tüm yaratıklarla
gel gir gecenin en yoksul koynuna
çık dağlara , seviş ağaçlarla ,kuşlarla
yüreğini yıka bir derenin kumsalında
karıştır acılarını sulara
at gitsingeceleri yıldızları çağır odana
çiçekleri tozlaştır arı kanatlarında
balıklarla oynaş dere kıyılarında
seslen göğün en yüce katındakilere
vermezlerse yanıt
at gitsinaç göğsünü sevdanın sonsuzluklarına
tut ellerinden üşümesin geceler
çık gel en beklenmedik anlarda
çağır uykularında çılgın Orphée'yi
gelmezse
at gitsinkasım 2006
RED-Dİ AŞK
boşuna mı çekilir ayrılık acıları
boşuna mı taşınır polenler arı kanatlarında
çiçeklerin meyveye durması boşuna mı baharda
boşuna mı bunca yıl taşıdığım kalp ağrıları
yaşanılası dünyadan kopup gitsem de
farketmez.
saklanır mı sıcacık umutları çocukların
çatlatırken tohum toprakta kabuğunu
çırılçıplak uzanmışsın soğuk gecelerde yatağına
kanatsa da hoyrat bir kateter yüreğinin damarını
sevdanı sevdama sarmalayıp da gelsen
farketmez.
koyu kahve renginde akşam karanlıklarının
dolaşsan yıldız ışıklarında nif dağını
sığırtmaçların çıplak ayaklarına sor sen yoksulluğu
bir tas tarhana sunsan da açlığına çobanın
farketmez.
evliya çelebi'nin izleri kaldı mı anadolu yollarında
bir set çeksen akdeniz'e çoban ateşlerinden
şarabı keşfederken ağrı dağı'nda nuh'un keçisi
kurutsa da şeytanın nefesi toroslarda yaşam ağacını
farketmez.
boşuna sıkma canını cancağızım
kaç eylül kaldı şurada yaşanılıp gidilecek
marsias'ın kavalını inletse de spil'in yeli
bir nympha güzeli de olsan
yüreğini yüreğime sarsan da gelsen
farketmez.