Skip to: Site menu | Main content

NEVİN KONUK

  En güzel dizeler sormadan gelir
 Sevgiyle yüzüne bakar, gülerek
Fazla bekletirsen kızar, gücenir
Şiiri deminde tavlamak gerek

ÖZGEÇMİŞ

    Denizli'de doğdu. İlk ve orta okulu Tekirdağ'da, liseyi İstanbul'da bitirdikten sonra   Sanat tarihi okurken resim derslerine devam etti. Okulu bıraktı.

     Şiir yazmaya ilk okulda başladı; ilk şiir ödülünü lise birinci sınıfta Behçet Kemal Çağlar ve Prof. Hilmi Ziya Ülgen'in de bulunduğu bir jüriden ikincilik olarak aldı. Bunu çeşitli yıllarda şiir okuma ve yazma yarışmalarında aldığı dereceler izledi. Son yıllarda: 1999 yılında Anadolu Kültür Dergisinin açtığı yarışmada hem hece hem serbest dalda jüri özel ödülü

2000 yılında serbest dalda ikincilik, Mesam şarkı sözü yarışmasında ikincilik, Şairler ve şiir sevenler derneğinin açtığı yarışmada birincilik ödülü aldı.

2001 yılında Simav'da yapılan (altıncı) şiir şöleninde yılın şair annesi plaketi ile onurlandırıldı.

Sanat tarihi okurken resim çalışmalarına hız veren Nevin KONUK pek çok kişisel ve karma sergilerde eserlerini sergiledi.

Ayrıca birçok dergide yazıları yayınlanmaktadır.

 

YAPITLARI

ESERLERİ:

    Bir Avuç Mantık 1991

    Bir yağmur Bulutuydu Suskunluğum 1997

    Bin Güvercin               2001

    Bin Güvercin( geliştirimiş ikinci baskı ) 2003

 

YAPITLARINDAN ÖRNEKLER

Ve  ÖZGÜRLÜK ve KUŞLAR ve YÜREKLER

Gözlerim uçmayı öğreniyordu
kanat çırpan her şeye aç ellerim
hiç kimse anlamadı bu gizi benim kadar
tutsaktı gökyüzünde özgür sanılan kuşlar
kanatlarında ağlayan şarkılarla
o kuşlar ki
zamanın ötesinde uçtular 

Özgürlükler ne yerdeydi ne gökte
ve hâlâ duruyordu düşüncelerin pası
sızıdır içimizde
         gözlerin yeşil kanaması

 Ve yürekler
yaşlanan bedende çocuktular
kuşlar gibi
zamanın ötesine uçtular 

 

 

         SUÇ

Şiirler başka söylüyor bu günlerde
                                  şarkılar başka
saatin vuruşlarında matem karası

 küsmek olmaz geçen zamanlara
                       gücenmek olmaz
kaybolan sevgilerin tutulmaz yası

  Geçiyor bölük bölük
 kapıların önünden
           hayaller mi desem   
                        hayaletler mi
söz verdiği saatte gelemiyor sevgiler
bir şey karatıyor ömrümüzü gün ortası

 Artıyorsa kara tahtaya çizilen eksiler
       kim öğütüyor zamanı
              görünmez eller mi

 Suç zamanda mı desem
        bende mi
              suç zamanı öğütende mi                                        

Kabullendik çılgınlıklarla yası                                 
    sallanan bir geminin içinde kaldık
          ne rotası belli ne pusulası                                                     

 

 

YORGUN VAPURUN GÖZLERİ

 Yolun ortasında durdum
denizi görüyordum
insanlar geçti önümden /
                                      yorgun

 Bir vapur yanaştı iskeleye
yorgun mu yorgun
gacır gucur, gıcır gucur
kemikleri sızlıyordu vapurun

Bir genç kız çıktı içinden
İpek mavi etelerine asıldı rüzgâr
ağlamayı, inlemeyi unutuverdi
gözleri faltaşı vapurun

 

 

GEÇMİŞE ÖZLEM

Günlerdir gözlerim pencerelerde
güzelliklerinde kayıp yılların
Anılarım merdivenlerde dizili
Kulağım geçmişin ayak sesinde
Ne zaman çalacak kapının zili
Hemen koşacağım/
                     kaçıp gitti mi
Diye heyecanla
Korku içinde

Ya da ben bir sabah çalsam kapıyı
Hâlâ tütüyorsa evin bacası
Hâlâ pencerede çiçekler varsa
Kımıldarsa beyaz dantel perdeler
Nefes alıyorsa ev, kısacası…

Acaba adımı anımsıyor mu
Çatı katındaki küçücük odam
Usulca seslense nasıl şaşarım
Beni unutmamış bu kadar zaman

 Üst basamak hâlâ gıcırdıyor mu
Hâlâ duruyor mu masa üstünde
Tarih kitabının içinde roman.

Kapı açılıyor, bir ayak sesi
Babam yine arkamda duruyor mu
İçinde sevgiyi saklayan öfke
Bilsem beni hâlâ sorguluyor mu

Anıları bulmak umudu hep var
İsi duruyorsa şamdanda mumun
Gözümü kapatıp şöyle dinlesem
Sesi duyulur mu çocukluğumun