dumansızlar
SESLİ EDEBİYAT DERGİSİ
RAMİZ (Ramazan Çelikli)
Artık aramızda değilsin. Seni hep sevgiyle ve sokaklarınla anacağız.
ÖZGEÇMİŞ
Ramiz'in özgeçmişini kendi anlatımıyla sunmayı uygun gördük.
"06 Şubat 196 Konak Doğumevinde dünyaya gelmişim. İzmir-Merkaz Altınordu Mahallesi Muhtarlığına kayıtlanmışım. Damlacıkta yürümeye başladım.
Tepeköy'de ilkokul birinci sınıfı, Bozyaka Zincirlikuyu'da ikinci sınıfı, Yağhaneler'de Eşrefpaşa İlkoklu'nda üçüncü sınıfı, Dönertaş civarında Yıldırım Beyazıt İlkokulunda döndüncü beşinci sınıfı okuyarak mezun oldum.Altınpark'da Basmanede'de Şehir Fethi Bey Ortaokulu'nda okudum. Birinci yıl dokuz adet sıfır not almayı başardım. Okulu terk ettim. Ailemden bi güzel dayak yiyerek çıraklığa verildim.
Yıllarca her işte çalıştım, sonunda avukat katipliğini çok sevdim. Hem çalışıp hem akşam okullarına gittim. Eşrefpaşa Ortaokulu akşam bölümünden "teşekkürname" ile mezun oldum. Askerliğimi Manisa Batı Kışla'da, usta birliğini piyade er olarak Erzurum 9. Kolorduya bağlı ekmek fırınında geri hizmet eri olarak yaptım. Çürüğe çıktım. Namık Kemal Lisesi akşam bölümü birinci sınıfı iki yıl, ikinci sınıfı iki yıl okudum ve hayatımın aşkıyla evlendim. Okulu terk etmek zorunda kaldım. 1993'de kızım dünyaya geldi, sağlıklı bir kız! Hayatımın anlamı, yaşam kaynağım oldu!
Biricik evladım Bircan Yağmur ÇELİKLİ'ye onurlu bir yaşam bırakmadan ölmeyeceğim.."
Ölümü: 05 Mayıs 2007
ARDINDAN
YUNUS BEKİR YURDAKUL İLE SELÇUK OĞUZ ARASINDA GEÇEN YAZIŞMA
Sevgili Selçuk,
Yazını ancak bugün okuyabildim.
Bayındır'dan dün, günün ilk saatlerinde (gece 01.20) dönebildim.
Toplantılar, bugünkü özel işler nedeniyle bilgisayarımın başına yine geceyarısı geçebildim.
Ramiz için yapılanları çok iyi özetlemişsin. İstememe karşın katılamadım. Çınardibi'nden, hadi dediğinde gelebilmek olası değil. Ayrıntıları bir araya geldiğimizde konuşuruz.
"Neler yapılabilir?"e gelince... Elbette kalıcı çözümler üretilmesi gerekir. Bu konuyu da sanırım eylülde bir çözüme kavuştururuz.
Benimle ilgili duygularına gelince, elimden geleni yapmak istiyorum, hepsi bu... Ama öyle olağanüstü olanak ya da fırsatlarım da yok... Keşke olsaydı da bir ikisini de Ramiz'in sevgili kızı için kullanabilseydim.
Yine de bakarız birlikte.
Sevgiyle...
yby
----- Özgün İleti -----
Kimden : "selcukoguz77"
Kime : "Bekir yurdakul"
Gönderme tarihi : 17/07/2007 22:58
Konu : YağmurSevgili Bekir Öğretmenim, şimdi, az önce içeri girdim,bilgisayarı açtım ve hemen yazıyorum. Bugüne kadar AKM'de çok etkinlik izledim ama böylesine anlamlı, böylesine gözyaşıyla izlediğim bir başka etkinlik anımsamıyorum. Sevgili Mavisel'le birlikte oturduk, izledik. Hepimiz ağladık ama Mavisel'in, etkinliğin başından sonuna kadar gözyaşları bir an olsun kesilmedi. Ama tüm bunların ötesinde bana çok anlamlı gelen ne oldu biliyor musunuz? Ramiz naif yapılı bir arkadaştı.Işıklar içinde yatsın. Belki birçoğumuzdan daha duygusal, belki değil. İyi bir şair miydi? Bu da ayrı.Erken mi ayrıldı derken, her ayrılığın erken olduğunu düşünmeden edemiyor insan. Eleştirilecek yanları da belki çoktu, benim sevgili sokak şairi arkadaşımın. Ama öyle bir şey yaptı ki, bana kalırsa çok kişinin yapacağı şey değil; adam gibi yaşadı ve onurluca aramızdan ayrıldı.Bunu biraz da neden yazıyorum biliyor musunuz? Bence kendi alanında yayımlanmış en iyi kitaplardan biri olan:"Erken Ölümlü
Şairler Antolojisi" kitabına Sevgili Ahmet Ağabey Afşar Öğretmenin bir sözünü almış:"Göğ Ekini Biçmiş Gibi". Aramızdan erken ayrılanlar için Afşar Öğretmen: "Bunca uyarsızlığın, bunca tutarsızlığın, vurdumduymazlığın, kabasabalığın arasında bir çocuğun ölümü onurlu bir gidişten başka bir şey değildir." der. Bu söz tam bizim Ramiz için de geçerli.Bu sevgili dostumun anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Tabi burada Halim dostumuzu da kutlamak gerekiyordu. Bugün kültür merkezinde öyle bir hava vardı ki; işte bu bizim Ramiz'imizin eseri, ben bugün yaşananlardan şunu da öğrendim; belki adam gibi yaşamasını çok kişi becerir ama adam gibi ölmesini ve öldükten sonra insanlara yaşamın değerini ve belki de her şeyden çok sevdiklerini önemsemesini, bunu çok az kişi başarır. İşte bugün bizi kültür merkezinde aynı duygular çevresinde buluşturan bu sevgi oldu. Bu buluşmada en büyük payı olanlardan biri Halim Yazıcı'yı unutmamak gerekiyor.
Bir başka yazmadan geçemeyeceğim olay da, Yağmur'la görüştük, ayrılırken:"Yağmurcuğum seni o kadar aradık ki bir türlü ulaşamadık. İletişim bilgilerini verir misin?" dedim. Ne dedi biliyor musunuz? Ama asla kırgın değilim:" Arayanlar beni bulabiliyordu!" Oysa bilemez, en çok iletişim kurmak için çaba gösterenlerden birinin ben olduğumu. Ve tabi hak veriyorum, ne kadar kızsa da; aslında zaman zaman ben de kızıyorum, daha etkin olabilir, böyle bir düzenlemeyi daha önce yapabilirdik. Ama işte olmuyor. Hem sonra çok önemi yok artık. Şimdi geleceğe bakmalı.Tabi şu konuları da kimse konuşamadı; daha doğrusu kendi aramızda konuşmadan öte; Ramiz'in ölümünden, Yağmur'un durumuna kadar. Herkes birbirine sorup
durdu. Yalnız Halim belediyeden burs ayarlamaya çalıştığını, bunun ötesinde, bu etkinliğin düzenlenmesini sağlayan, Ahmet arkadaş, sizinle zaten iletişimde olduğunu, gerekli görüşmelerin, bilgi akışının böylece sağlanabileceğini, ayaküstü konuştuk. Ama kaygımız şu; konuşulanların burada kalması ve bir süre sonra da unutulması!... Diğer yanda, dönüşte
Ahmet Ağabey'le konuşuyoruz, başka ne yapılabilir? Herkes çok şey yapılır diyor ama ne yapılabilir? dediğimiz de kimseden bir yanıt gelmiyor. Ve biraz herkeste Bekir Yurdakul halleder, gibi bir anlayış var. Ben sizin, doğrusu kıskandığım birtakım artamlarınız olduğunu, olağanüstü becerileriniz bulunduğunu biliyorum ama bu durumda ne yapılabilir sorusuna doğrusu bir yanıt bulamıyorum. Burada söz konusu olan bir çocuğun geleceği
ve bu da öyle değirmen suyuyla sağlanmıyor. İşte bugün yaşananların özeti bu. Dumansızlar olarak ne oranda sizi temsil edebildik bilemiyorum ama bence Ramiz:" dumansız arkadaşlarım gelmiş" diye gurur duyardı. Sevgilerle
Selçuk Oğuz
RAMİZ'İN ANMASINDA AYHAN ALTAY'IN DUMANSIZLAR ADINA YAPTIĞI KONUŞMA:
RÜZGÂRGÜLÜ BİSİKLETİ
Cumhuriyet Alanı'ından Gündoğdu girişine bir bisiklet süzülüyor. Renk renk kurdelelerle süslenmiş didonunda bir Rüzgârgülü dönüyor. Bu bir "Rüzgârgülü Bisikleti."
O gün Nükleer Santral yapılmaması için eylemdeyiz. Duyarlı bir avuç kişi. Cumhuriyeti korumak için alanlara inen milyonlar yok ama o milyonların yapamadığını yapan bir "Rüzgârgülü Bisikleti" var.
Ne konuşmalar, ne de taşınan pankartlar anlatamıyor o "Rüzgârgülü Bisikleti"nin anlattığını. Tek başına koskocaman bir eylem "Rüzgârgülü Bisikleti". Haykırıyor. "İşte" diyor. "Benim gülümü döndüren enerjidir aradığınız. Ödünç aldığımız dünyayı, borçlu olduğumuz çocuklarımıza devretmek için.."
"Rüzgârgülü Bisikleti"nin üzerinde tanıdım onu. Dal gibiydi. Kirli havamızı temizleyen yeşil bir çınar dalı gibiydi. Milyonlardı tek başına.
Genellikle çevre ve barış eylemlerinde hep gördüm o "Rüzgârgülü Bisikleti"ni..
Sonra, daha yakından tanıma olanağına kavuştum Dumansızlar'da. Gülen gözlerini gördüğümde hep daha yakın olmayı istedim. Çok da beceremem yeni dostlukları nedense. Bundan olsa gerek, istediğim kadar yakın olamadım fiziksel anlamıyla. Ama, o şiirleriyle geliverirdi yanıma kendisi bilmeden. Oysa, daha "Rüzgârgülü Bisikleti"yle geldiği gün ısıtmıştı yüreğimi.
Yazın etkinliklerinde görüşür, Kordonboyu'nda karşılaştığımızda kucaklaşır olmuştuk. Baş başa oturup dertleşemedik hiç. Yaradır. Ama o da, ben de bilirdik yakınlığımızı. Hani sevgililer bilir ya sevildiğini...
Ben onu, Rüzgârgülü Bisikletli adam olarak tanıdım. Adını Ramiz olarak bildim. İnanır mısınız, yitirdikten sonra öğrendim gerçek adının Ramazan Çelikli olduğunu.
Bir gün; Dumansızlar üzerinden -sanırım sevgili Bekir Yurdakul'dandı- Ramazan Çelikli arkadaşımızı yitirdiğimizi bildiren bir ileti almıştım. Tanımadığım biri ve Dumansızların bağlantılısı değil düşüncesiyle iletiyi sildim.
Daha sonra gelen iletileri görünce anladım aymazlığımı. Yiten, uçup giden; yalnızca dumansızların değil, şiirin İzmir'de en renkli kişisi bizim şiir militanımız, "sokak şairi"mizmiş.
Keşke düş olsa dedim. Keşke şaka olsa dedim... Çünkü Ramiz'siz şiir etkinlikleri de, çevre ve barış eylemleri de çok renksiz olacak.Sevgili Ramiz,
Belki Rüzgârgülü bisikletli olamayacağım ama katıldığım ilk çevre eyleminde kurdelelerle süslenmiş bir rüzgâr fırıldağında taşıyacağım adını alana. Sözüm olsun.
ANISINA İKİ ŞİİR
RAMAZAN ÇELİKLİĞİ
Ramazan yokluğun acı
Issız kaldı şiirin sokakları.
Gündoğdu meydanı
Issız kaldı.
Bir kelebek kadar hafiftin
Demek uçup gittin
Uzaklara
İnanamadım.
Acılıyız
Yağmur sen çok yaşa
Güzelim.
Bağrımıza basmıştık seni
Hepimizin yüreğinde
Yaşadığını bil
Emi.Mehmet Rayman
RAMİZ RENGİ
Ramazan Çelikli için
Çimlere basmayınız lütfen!
Onlar
yıldız duraklarıdır en azından
bu düş kıtlığında
yoksul sözcüklerle sevişenCanı burnunda bir izmaritten bile
çok şey var öğrenecek
zehir zemberek...Siz siz olun
ağzı şarap kokan akşamların kederdebisini ölçmeden
acı sözler sürmeyin dilineHele hele
şiiriyle süpürmeyin çeri çöpü
Kayıtdışı fotoğraflarına hayatın
son pişmanlıkla dönüp bakmayı
ertelemeyin sakın
KAÇ KİŞİ KALDIK Kİ ŞUNUN ŞURASINDA
KÖŞESİ ÇENTİĞİ BELLİ
KUŞ SAYIMINDAN ÇİÇEK SAYIMINA
BİSİKLET HIZIYLA YETİŞEN
KANDİLİ AFİLİ...-Yoksul bir klarnetle yatarken koyun koyuna
Ramiz rengini düşürmüş Kordonboyu paletinden-Kelebek kanatlı ölüm haberi
asla yanıltmasın kimseyiAşk da ayrıntıydı siz de
şiir de
Hatta kocaman HİÇ!..Şizofren bir bulut kapınızı çaldığında
Yağmur’uyla tanıştırmak için çoraklığınızı
sorgusuz sualsiz çekip gittiniz...Gayrı kıyılsın içiniz dışınız
Çanlarınızla zilleriniz
düğümlensin birbirineBu yüzden öldüğüyle kalmıştır Ramiz
Henüz kullanılmamış bir üstüpü ciddiyetiyle
kirlerinizden azade terrrrtemizzzzzNahif bir destancıdan daha ne beklerdiniz?
!neftül zınıyamsab erelmiÇ
AHMET GÜNBAŞ