dumansızlar
SESLİ EDEBİYAT DERGİSİ
SELAMİ ŞİMŞEK
e-posta : [email protected]
telefon : 0 532 512 26 29
telefon iş: 0232 441 41 17
Adres : Burçak Eczanesi 857. Sokak. No: 2/K
KONAK - İZMİR
ÖZGEÇMİŞ
1950 yılı Ocak ayında Şarkışla'nın Saraç Köyünde doğdu. İlkokulu aynı köyde, ortaokulu Ulaş Teknik Zıraat'te, liseyi İstanbul Halkalı Bölge Zıraar Okulunda okudu.
İzmir'de, tarım teknisyeni olarak çalışırken Namık Kemal Lisesi'ni dışarıdan bitirip, Gazi Üniversitesi Eczacılık fakultesine girdi.
Mezuniyetten sonra Şadiye Gürkan ile evlendi.
Kamu ve Özel sektörde çalıştı. 1993 mayıs ayında Buçak Eczanesini açtı. Halen bu eczanede kendi işinde çalışmakta.
Şiir dünyasının içinde, santraç ve doğayı seviyor.
YAPITLARINDAN ÖRNEKLER
SİYANÜR TARİFLERİ
Örülen kozayı görmeye gitti dutluğa
Bedesteni gezen duygu hırsızı
Elinde sekiz boy yakın gören
Bir tırtıla baktı birde kendine
Eriyen mum gibi akmış üstüne zamanÜç pınar kurutmuş tek taşa
Üç bin yuva
Tüneyecek dal arıyor havada kuşlar
Yırtıp atacak sandım bir an elindekini
Kutsal kitap gibi öpüp kaldırdı
Üstünde siyanür tarifleriKütük sökmek yasak ekmek için
Astımlıya körfeze bakan dağlar
Kökünden kurutacakmışsın ne varsa soluyan
Kopan tesbihten önce dağılırmış taşlarTartısı yok gün ışığında günahın
İçimizden uzağa gitmiyor sesimiz
Süpürülürse bir gün çalı ile gözlerimiz
Ve açılırsa yeniden o eski kapı
Yağmurlar sarı yağar çocuklar uçurtmasız
KUZEY YILDIZI
Yüzüstü bırakıp gittiğinde duygular
Yığılıp kalırsın külçene
Ne tuz-biber ne gökyüzü
Kapanırsın kirpiklerinden önceGelecek biri var gibi uzanıp parka
Bir acı kahve söylesen bir de orta
Sevsen bir kediyi
Ya da dalıp gitsen uzaklara kanadında kuşun
Daha telvesi kurumadan
Bırakır seni falcı ortasında yokuşunUzatsan elini yana
Dalga dalga gelir hüzün
Yarısı filiz yanığı
Çevirsen yönünü
Önce tavan döner perdeler
Peşinde pusuya yatmış resimler
Faydası yok kuytuların
Serpme bahar gül kurusu odalarınİşte bu yüzden
Bu yüzden
Suyu gelen gün heyecanıyla
Yalnızlığını atıp bir tarafa
Hatırlayacaksın kuzeydeki yıldızı
Ve halat çeker gibi asılacaksın
Asılacaksın hayata
Soldurmadan göğsündekini
MAVİYDİ KİRAZ DALLARININ ALEVİ
Güneşin şiirini yazacaktı kar üstüne
Mor ipeğe dönerken ışık
Ayağında geyik derisi bir eski çizme
Üç kuşluk geçmişti ki
Yakalandı buzul çağından tipiyeEl ayak kör kütük
Çeke çeke sığındı bir kayanın duldasına
Yanağında ölüm korkusu
Sırası değil şimdi ağlamanın
Islanırsa donacak biliyor
Kaskatı çakılıyor kuşlarBir türlü açılmadı ay
Geçmesini beklerken dünkü sulusepkenin
Hatırladı birdenbire
Kışlık sarayın bakır şöminesini
Ağzına kadar “kor”
Rayları sürsen eriyecek
Isınır gibi oldu
Küllenmeye başladı ateşMaviydi kiraz dallarının alevi
KARGASEKMEZ
İyi bir kışlaktır sabır, kin için
Çaresize saplanmış çapaklı zıpkın
Bakmayın yıldızların öyle uzak, öyle parlak olduğuna
Erişilmez değil !..
Söndürdüğü mumla ölçülür karanlık.Derisini değiştiren yılan değil sadece
Havada uçuşuyor püsküllü, perçinli sözler
Tut ki ! Acıyla beslenen bir uyuz zaman
Emzirmekten geliyor memesi mühürlü gelinlerKenarı yok duygunun, savrulursun düşersen
Her zaman olmaz o mavi kelebek
Yaslanıp şişman yerine çizme peltek olanı
Oydu dün gece kargasekmezde ney çalan