ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

CHP’NİN DÜŞ DÜNYASI

Bazı medya kuruluşları aylardır bir vaveylayı sürdürüyor. “Yeni CHP”, “Kılıçdaroğlu’yla atağa geçen CHP”, hatta “iktidara yürüyen CHP” gibi başlıklarla ortalık toz dumana boğulmak isteniyor.

Doğrusu ya; insan umutlanıyor zaman zaman. Aklı “olmaz” dese de yüreği “acaba” diyor.

Sonrası bir kurultay ortamında bıçak gibi saplanıyor insanın yüreğine gerçekler. Hani derler ya “Kırk yıllık Kani, olu mu Yani”. Olmuyor. CHP yenemiyor, yenileyemiyor akıl tutulmasını. Yine hüsran, yine hüsran.

İlk kurultay görüntüleri televizyonlardan akmaya başladığında şaşırıyorsun önce. Cumhuriyet mitinglerinin baş müziği onuncu yıl marşına büyük bir coşkuyla katılıyor salon. Bir köşede asılmış üzerinde Deniz Gezmiş ile Che beresi montajlanmış Kılıçdaroğlu resmi bulunan 68 ruhu pankartı yavaşça kapatıyor utançtan kızaran yüzünü.Salonun havasına yavaş yavaş siniyor hile, dolap ve iç vuruşmanın sinsi havası. Olsun, yine de umut çıkarmaya çalışıyor TV sunucuları, gırtlaklarından çıkan inanmadıkları sesleri yükselterek.Genel başkan konuşuyor. İçi –haydi boş demeyelim- doldurulmamış 41 vaadi sıralıyor. –Kırk bir kere maşallah mı demeli şimdi.- Bu kırk bir vaadin içinde barış yok, demokrasi yok. “Sol”, yalnızca TV sunucularının zorlama yorumlarında var. Kılıçdaroğlu’nun ilk genelbaşkan seçildiği kurultayda son kez olduğu söylenen blok liste yine tartışmasız kullanılıyor. Yine adaylar genelbaşkanın iki dudağı arasında seçiliyor. Seçilmesine seçiliyor da sonuçlar kabak gibi çıkıyor ortaya. Delegelerin temsil ettiği parti tabanı değişime HAYIR dediğini açıkça haykırıyor.En az oy olan Gürsel Tekin’i saymıyoruz. “Onun çizilmesinin gerekçeleri parti içi hesaplaşmalardır” saptamasına saygı duyuyoruz da; Sezgin Tanrıkulu ile Enver Aysever’in çizilmeleri kurultay salonunda gezinen “Hitler Ruhu”ndan başka hangi sözlerle açıklanabilir.Aysever,  CHP ile solu barıştırmak gibi bir görev yüklemişti kendisine. Tanrıkulu’nun varlığı ise CHP’nin Kürtlerle barışması için bir köprü olacaktı. Sol ve Kürtlerle barışan bir CHP iktidara yürüyecekti. Planlanan buydu.Şimdi ne olacak? CHP delegelerinin bu ırkçılığa pirim veren davranışları gözden saklanabilecek mi? Hiç sanmıyorum. Tam aksine, solla ve Kürtlerle olan husumet daha da derinleşti artık. Kör parmağım gözüne dedi CHP delegesi. “Bizim barış gibi, emek gibi bir derdimiz yok” dedi açıkça. “Sevgiyi de umudu da istemiyoruz”, dedi.Defalarca yazdım “CHP’nin bünyesinin göstermelik bile olsa solla barışıklığı kaldırması çok zordur” diye.
Yanılmış olmayı isterdim.

Hala iktidara yürünebileceğini sanan CHP’lilere son bir sözüm var:
İnsanın düşünün sevdalısı olması güzel ve olumdur ama düş dünyasında yaşaması pisikopatlıktır.