|
BARIŞIN YOLLARI BÜKÜLÜR GİDER
“Yenice yolları bükülür gider” dizesiyle başlayan bir türkümüz var ya işte bana o türküyü anımsattı Kılıçdaroğlu Erdoğan görüşmesi.
Her iki partinin yetkililerinin açıklamaları ilk bakışta olumlu bir olguyu belirler gibi. Oysa satır aralarını okduğunuzda havanda su döğüleceğini düşüncesi ağılık kazanıyor. |
"Analar Ağlamasın" sloganına kimse karşı çıkamıyor. Oysa savaşın sürmesinden yararı olanlar var. Düşünsel olarak eşitliğe karşı olanlar var, silah tüccarları, savaş koşulları sömürücüleri, savaştan kan bulan siyasetler var. Yani kısacası bu savaştan nemalananlar, savaşın sürmesinde çıkarı olanlar oldukça fazla.
Kimse açıkça karşı çıkamıyor "analar ağlamasın" söylemine. Çevresinde dolaşıp çelmelemeye bakıyor. Hem de çelmelerken suçu karşısındakine yüklemenin yollarını arıyor.
AKP -yoksa Ak Parti mi demek gerek- sözcüsünün açıklaması çok ilginç. " Meclis'teki tüm muhalefet partilerinin önerilerinin bu yönde mutabık olması durumunda komisyon kurulmasına karşı değiliz. CHP, MHP ve BDP yöntem üzerinde mutabık kılarsa AK Parti olumlu bakıyor" diyor AKP sözcüsü Ömer Çelik.
Bu sözler bana emeklilik öncesi öğretmenliğimi sürdürdüğüm dönemi anımsattı. Ne zaman bir eylemlilik durumu ortaya çıksa ve biz durumu değerlendirmek için öğretmenler odasında konuşsak, korkmak gibi bir insanca duyguyla ya da kendine istikbalde yönetim görevi sağlamak gibi çıkarcı duyguyla olsun eyleme katılmayacakların tek savunması olurdu. "Herkes katılırsa ben de katılırım."
"Herkes katılırsa ben de katılırım." sözünün Türkçe'deki karşılığı ipe un sermektir. Görülüyor ki AKP ipe un sermeye hazırlamış kendini. Çünkü çok da iyi biliniyor ki MHP asla bir barışa razı olmaz. MHP ancak "diz çöktürmek" siyasetiyle kan bulur. Çünkü varlığını sürdürmesi buna bağlıdır.
AKP tabanı Kürtler için onurlu bir barışı hazmedecek düşünsel olgunlukta değil. İşte bu nedenledir ki; AKP kıvırtmanın yollarını arıyor.
Diğer yandan CHP tabanın da Kürtler için onurlu olacak bir barışa pek hazır olduğu söylenemez. Baykal CHP'sinin on yıllardır oluşturduğu "ulusalcılık" CHP tabanını nerdeyse MHP'lileştirdi. Şimdi CHP çağdaş sosyal demokrat değerlere yaklaşbilmenin zorluklarıyla karşı karşıya.
CHP'li dostlar kusuruma bakmasınlar. "Dost acı söyler" atasözünü anımsasınlar yazdıklarımı okurken. Ortada öyle bir CHP falan yok. Elbette parti içi düşünsel tartışmalar sağlık belirtisidir ama ideolojik karşıtlık sağlık belirtisi değil kavga belirtisidir.
Bir yanda CHP Genel Başkanı "Deniz Gezmiş" parkı açılışına kayınpederinin ölümü nedeniyle katılazken, bir başka yerde yine CHP'li bir Belediye Başkanı "Şehit bilmem kim" parkı açıyor. "Şehit bilmem kim" parkı adının toplumun etnik kökenlileri arasında ayrımcılığı ve düşmanlığı körüklediğini, bu politikanın CHP'nin altını oyup, özellikle gençliği MHP'ye yaklaştırdığını bilmiyor mu? Bilerek yapıyorsa partisinin genel politik tavrına karşı çıkıyor hatta ihanet ediyordur, bilmiyorsa durum daha da vahim demektir.
Yine de bu durumun siyasal saiklerle ön alma, gündem belirleme düşüncesiyle değil; el yakan, yürek yakan ve uzun yıllardır kanayan bu yaraya melhem bulma amacını taşımış olmasını dileyelim..
06.06.2012