|
GECENİN EN KARANLIK ANI
Savaşların en kanlı dönemi, sonunun yaklaştığı dönemlerdir. Hele hele kazananı olmayan savaşlarda ateşkes süreci öncesi en kanlı çatışmalar yaşanır. Bu süreçte taraflar olanca güçleriyle saldırırlar ki pazarlık masasında elleri güçlü olsun.
Oslo sürecinde geliştirilen protokole uymadı hükümet. Ne inkâr edebiliyor, ne de benimsiyor süreci. Demagojilerle durumu idare etmeye çalışıyor. |
Artık açık seçik bellidir ki; Kürt sorunu ancak Oslo süreci türünden ve bilinen protokoldekinin aşağı yukarı aynı olacak anlaşmalarla çözülür. Bunun başka bir yolunun ya da yönteminin olduğunu söyleyebilen aklı ergin de yok.
“Kandile girelim.” “Havadan ve Karadan tüm PKK’liler yok edilinceye kadar savaşalım” diyenlerin bile bu düşüncelerine inandıklarını hiç sanmıyorum. Onlar, politik geleceklerini kandan beslemeye çalıştıkları için bağırmaktalar.
Bu süreçte en garip durumda kalan yine CHP oluyor. Bir yandan yeni CHP görüntüsü oluşturmaya çalışıyor. Bu bağlamda Kürt Sorununa ilişkin atak yapmak istiyor. Diyalog gerektiğini söylemeye çalışıyor. Diğer yandan Oslo protokolünü eline alıp, suç belgesi bulmuş gibi bağırıyor.
CHP, ne yapmak istediğini net olarak açıklayamıyor. Ne yapsın zavallı. “Aşağı tükürsen ırkçı taban, yukarı tükürsen demokrasi” açmazında. Oysa sorunun çözümünün görüşmelerde olduğunu çok iyi biliyor. Hatta başka çözüm olmadığını da biliyor, biliyor ama aynı Tayyip Erdoğan gibi ırkçılaşmış seçmeni karşısına alamıyor.
Oy uğruna gerçekleri görmezden gelen politikacılar, her gün onlarca canımızın alınmasına, yine yoksul Anadolu analarının yürek yangınlarına bilerek neden oluyorlar.
Hükümet yeniden 1995’lerin inkâr ve yok etme politikalarına döndü. Yani yeniden başladığımız yere geldik. Eğer bu politikalar geçerli olsaydı savaş o zaman biterdi ve Tansu Çiller, Mehmet Ağar gibi yöneticiler hala devletin başında olurlardı. Erkinin sınırsızlığı gözlerini kör etmiş Tayyip Erdoğan bu gerçeği göremiyor. Ehhh, AKP’de başka bir güç de yok ki O’nu uyarsın. Böylece kendi sonunu hızla getiriyor hükümet.
Hiç kimse anlık seçim anketlerine bakmasın. Anaları ağlatılan halk, en ulaşılmaz olanların bile beklemediği anda sonlarını getirecek güce ve akla sahiptir.
Başa dönersek: Gecenin en karanlık anı, şafak öncesidir.
Tekil görüntülenme