Öncelikle saptanması gereken özelliklere bakmak gerek. Bu, kendilerine "Sosyalist Enternasyonal" diyen öbeğin çok uzun yıllardır emek savaşımını öne çıkaran Marksist düşünceyle bir yakınlığı kalmamıştır. Kapitalizmin küreselleşmesi sürecinde daha önceki yıllarda ülke için üretmeye çalıştıklları seçenek politikalarını da bırakmak zorunda kalmışlar, yeni politikalar üretememişlerdir.
Bir diğer özellik ise bu "Sosyalist"ler hiç bir dönemde küresel bir emek savaşımına katkı koymamışlardır. Ne kapitalizmin kaba sömürü döneminde ne de küreselleştiği döneminde emperyalist sömürüye karşı çıkmamışlardır.
Bu "sosyalistler"in en kabadayı olarak yapabildikleri; burjuvazinin emperyalist sömürüden sağladığı kazancın bir bölümünün kendi ülkelerindeki halka "sus payı" olarak dağıtılmasını sağlamak olmuştur. Sağlanan bu görece refah sayesinde suskunlaştırılan ülke emekçilerinin güçlü yeni istemleri olamayacağından demokratik hak ve özgürlüklerde ilerleme gerçekleşmesinde sakınca görmeyen burjuvaziye karşı hak ve özgürlük savaşımcısı görülmüşlerdir.
Bu saptamalardan sonra güncele bakarsak;
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sosyalist Enternasyonalde yaptığı "Esat - Erdoğan" benzetmesi krize neden oldu. Benim konum benzetmenin yerindeliği değil. Sosyalist Enternasyonel başkanının konuya bakış açısı ve bunun yerli medyamıza yansıması.
Yukarıda anlattıklarımın ışığında Sosyalist Enternasyonalin Kılıçdaroğlu'na tepki vermesi çok doğal. Hak ve özgürlik anlayışları ülkeleriyle sınırlı olan ve küreselleşen sermayenin istemlerine karşı olmayı akıllarından bile geçirmeyenlerin; silmek istedikleri Esat'a karşı taşeron görevi verdikleri Erdoğan'ı koruyup kollamaları doğal bir sonuç.
Gelelim yerli (!) medyamıza. En olumlu değerlendirenlerin bile "iç politikada söylenmesi olağan karşılanabilecek sözlerin, uluslarası bir yerde söylenmesi yanlış olmuştur" diye başladığını ve Kılıçdaroğlu'na her türden saldıya uzanan insafsız bir olguyla karşılaşıyoruz.
CHP'nin Kürt sorununda savaş karşıtı cephede olmamasına karşın; Suriye sorununda savaş karşıtı cephede yer alması olumlu bir durumdur.
Burada garip olan bir politik durum daha var. Kılıçdaroğlu'nun Sosyalist Enternasyonal'de rest çekip görüşmeyi iptal etmesi skandal oluyor ama Erdoğan'ın Davos'ta konuşmasına zaman sınırı getirilmesine verdiği tepki kahramanlık.
Birisi bana bu durumu da açıklasa.