NE YAZSAM
Artık yaz geldi havalar ısındı ya, bende yazdıklarımı yaza uydurayım istedim ama ne yazayım.
Benim okurlarım beni bilir. “Havalar ısındı yazdım” ya onlar hemen yorumlamışlardır, ”seçim atmosferini yazıyor” diye.
“Pazarlarda kabak çoğaldı, ucuzladı” desem; yurdun dört bir yanındaki milletvekili adaylarını kastettiğimi sanacaklardır.
Ne yazsam, ne yazsam, ne yazsam..
“Çevre sorunları arttı. Susuz bir yaz bekliyoruz” desem; Politik ortamın kısırlığını ve sorunlara çözüm üretemediğini yazdığım anlamını çıkarırlar.
“Tezgahlarda ekolojik domates yok, hepsi hormonlu” desem; adayların tümü şişirme anlamını çıkarırlar.
“Sıcaklarda dikkat dağılır, aman araç kullanırken uyanık olun” sözlerimi; “sizi yanıltmaya çalışırlar, yönlendirmelere kanmayın,” diye okurlar.
Ne yazsam, ne yazsam, ne yazsam…
“Bahar da bitti, kırların renk ahenkliğini özlüyorum” desem; Çok kültürlü, çok kimlikli, çok inançlı bir toplumun güzelliğine vurgu yapıyor derler.
“Her şey nasıl değişiyor. Martılar bile çöplüklere dadandılar” desem; Gözü dönmüş parti başkanları, başkalarının attıklarını partilerine alıp, aday yapıyor” dediğimi sanırlar.
“Canım da nasıl görmediğim yerlere geziye çıkmak istiyor” yazsam; Bu düzenin pisliklerinden bıkmış, temiz bir toplum istiyor diye yorumlarlar.
Ne yazsam, ne yazsam, ne yazsam…
“Saksıdaki kırmızı gülün toprağını değiştirmek gerekecek, gittikçe bozuluyor” diye söylensem, ülkemdeki gerçek solcuların güçsüzlüğünden söz ettiğim sanılacak.
“Anadolu kiraz mevsiminde, kırmızı kirazlar dalları basmıştır” desem, “sosyalistleri çağrıştırmak için söylüyor”, derler.
“Yılların yorgunluğu bezdiriyor beni, ahhh, nerede gençlik günlerim” desem; “1980 öncesini özlüyor.” diyecekler.
Ne yazsam, ne yazsam, ne yazsam…
“Sevdiceğimle paylaştım bu yaşamı, yoksa çekilmezdi” yazsam, “politikada kadınların azlığı ve etkisizliğinin getirdiği sevgisizlikten söz ettiğim sanılacak.
11 yıllık emeklilikten sonra aklıma öğretmenliğim gelse de “elmalarla armutlar toplanmaz desem”, bazıları Deniz Baykal’ın, bazıları Tayip Erdoğan’ın milletvekili listelerinden söz ettiğimi sanacaklar.
“Şimdi İstanbul’da olmak vardı anasını satayım, Köprüde balık ekmek yemek vardı” diye şarkı mırıldansam; “bunlardan nasıl olsa hayır yok, hepsini boş verelim” dediğim sanılacak.
Ne yazsam, ne yazsam, ne yazsam…
En iyisi şöyle yazayım:
Merhaba dostlar, merhaba. En iyisi sizin bildiğinizdir.
Ben, yelkovan kuşlarının peşi sıra giderim, sizin de yolunuz açık olsun.