ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

SOL TOPLUMUN VİCDANIDIR

Toplumsal gündemimize kısa değinmeler yapmayı düşünüyorum bugün. Önce Cumhurbaşkanlığı konusu.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olması artık zaman meselesi. Nasıl bir cumhurbaşkanı olacak, onu süreç içerisinde göreceğiz.
Ahmet Necdet Sezer, kendi ilkelerine bağlılığı ile geçecek tarihe. En akılda kalıcı davranışı  “kırmızı ışıkta beklemesi” olarak kalacak. Gerisi büyük olasılıkla silinip gidecek. Ancak araştırmacıların bir notu önem taşıyacak. “Türkiye’nin ilk ve tek Nobel ödülü sahibi Orhan Pamuk’u görmezden gelmiş olması.” Bu olumsuzluğu da tarihte yerini alacak ama halk pek de bilmeyecek.

*       *          *

Son seçimler bizim bir önyargımızı daha kırdı. Onca yaygaraya karşın ülkede milliyetçiliğin yükselen bir değer olmadığını kanıtladı. CHP’den TKP’ye, MHP’den İP’e, AP’den GP’ye kadar tüm milliyetçi partiler aradıklarını bulamadılar. Üstelik toplam oyları da azaldı.
Bu benim açımdan çok olumlu ve geleceğe daha umutlu bakabilmemize neden olacak bir gelişme.

*       *          *

Sol açısından ise yeni denemelere ve yeni umutlara neden olabilecek az sayıda belirti var. Ufuk Uras’ın seçilmesinde, Baskın Oran’ın kampanyasında ortaya çıkan birliktelik bence önemli.
Sol; Türkiye’de bir değer olacaksa, eski politik bakışlar üzerinden olmayacak. Eski birikimlerden elbetteki yararlanılacak ama asla onun üzerinden gelişmeyecek. Gerek Dünya Sosyal Formunun Türkiye ayağını oluşturan Türkiye Soysal Formu, gerek BAK (Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu), gerekse BARIŞAROCK etkinlikleri bize geleceğe yönelik yeni açılımlar sunuyor.
Biz biliyoruz ki “sol toplumun vicdanıdır.”  Bu toplumun tümüyle vicdansız olduğunu ise kimse ileri süremez.

*       *          *

Başbakan Tayip Erdoğan; danışmanlarınca hazırlanan konuşmalarında olumlu iletiler verirken, doğaçlama verdiği iletilerde saçmalamalarını sürdürüyor. Gül’ün cumhurbaşkanlığını benimsemediği için Bekir Coşkun’a söylediği “yurttaşlıktan ayrılsın” yargısının yenir yutulur yanı yok.
Eskiler derdi ki: “Bir kimsenin tıynetini anlamak için onunla içki içeceksin.” Erdoğan’la içmeye gerek yok. Ayaküstü demeç almak yeterli. Ahh, bir de içki içse, kim bilir daha neler söyler.

*       *          *

Havayolları çalışanlarından, tekstil işçilerine kadar yaklaşık 66 bin işçinin greve hazırlandığı söyleniyor. Ben hak arama yöntemi olarak grevin her zaman yanında olmuşumdur. Grev yalnızca işkolu ya da işyeri düzeyinde oluşan koşulların olgunlaşması ile gerçekleşmez. Toplumsal yapının da uygun olması gereklidir. Solun bu kadar zayıf olduğu bir ülkede kolay kolay grev olmaz. Bu nedenle, anlaşmazlıkların grev olmadan çözüleceği, yani çalışanların haklarının başka bahara kalacağı görüşündeyim. Yanılmış olmayı çok isterim.

*       *          *

İZKİ’nin Terkos gölüne Karadeniz’den su bastığına ilişkin yaygın savlar var. Türk Tabipler Birliği Başkanın bu konudaki açıklamasına göre bunun sonuçları çok korkunç olabilirmiş. İZKİ şimdilik inkar politikası güdüyor. Suyun kendiliğinden, doğal yollarla karışmış olabileceğini söylüyor. Suyun analiz edilmesine ise sıcak bakmıyor.
Deniz suyu bu kadar riskli ise; doğal yollarla bile karışmış olsa, o suyun kullanılmaması gerekmez mi?
Sağlıcakla kalın.