al
12 EYLÜL
Kangrene dönüşmüş bir çok sorunumuz var. Bir yanında şeriat tehdidi diğer yanında ırkçılık bulunan demokrasi sorunu, ulusal gelirin adaletsiz paylaşım sorunu, On binlerce insanımızın ölümüne de neden olan Kürt sorunu, izlenen IMF politikalarının neden olduğu işsizlik sorunu ve diğerleri.
Yukarıdaki sorunların bazıları elbette daha önce de vardı. Bazıları ise geçtiğimiz 27 yıllık süreçte yapılan yanlışlıklar nedeniyle ortaya çıktı. Ama bir gerçek var ki; Bu sorunların bazılarını doğuran, tümünü ise kangren durumuna getiren en büyük etmen 12 Eylül’dür.
12 Eylül’ün gerçek gerekçesi ülkenin ekonomik yapısını değiştiren 24 Ocak 1980 kararlarının uygulanması için dikensiz gül bahçesi oluşturmaktır. Bu kararların normal bir düzende –nispi demokratik yapıda- uygulanması olanaksızdı. Bu nedenle körüklenen ve haksız olarak sağ sol çatışması olarak adlandırılan güvensizlik ortamı gerekçe gösterildi. “ABD başkanına 12 eylül darbesinin ‘Bizim çocuklar yönetime el koydular’ biçiminde bildirildiğini anımsayalım.”
12 Eylül sonrası yaşanılanların nasıl bir vahşet olduğunu yeni kuşaklar bilemeyebilirler. Olaylarla ilgisi olan ya da olmayan yüz binlerce kişi göz altına alındı. 90 güne çıkarılan gözaltı sürecinde inanılmaz işkenceler uygulandı.
Bu işkencelerin en acımasızlarından biri de Diyarbakır Cezaevinde uygulandı. -Daha sonar Ahmet Kahraman’ın burada yaşananları anlattığı kitabını okuduğumda, uyuyabilmek için haftalarca teskin edici ilaç kullanmak zorunda kalmıştım.- İşte bu süreçten önce küçük ve önemsiz bir gurup olan apocular, Diyarbakır Cezaevindeki işkencelerden sonra güçlendiler. Yani PKK, Diyarbakır zindanlarında doğdu. –Bu nedenle de ilacı ancak demokrasidedir.-
Bugün göbeğinden bağlı olduğumuz IMF’ye bağlanma sürecimiz de 12 Eylülcülerin ürünüdür. Yolsuzluk ve yoksulluk da..
Sola karşı şeriatçıları yetiştiren, destekleyen, büyüten ve bugünkü durumuna getiren de 12 Eylül’dür…
* * *
Sanırım daha önce de yazdım. 12 Eylül ile hesaplaşmadan bu ülkede iyi şeyler yapmak mümkün değildir.
12 Eylül ile hesaplaşmanın ise çok yönü vardır.
Bunlardan birincisi 12 Eylül kültürüdür. Yalnızca kendini düşünen, köşe dönücülüğü olumlulaştıran, “hap yap, para kap” anlayışını topluma yerleştiren, yapanın yanına kâr kaldığını görüp kap kaç’tan kolundaki bilezik için insan öldürmeye kadar varan her tür yanlışın temelinde 12 Eylül kültürü vardır.
Yine 12 Eylül kültürü; yardımlaşmayı, arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı yani insanlığı öldürmüştür.
12 Eylül’ün yozlaştırdığı toplum, pusulasını kaybetmiş bir toplumdur.
Önce 12 Eylül kültürü ile hesaplaşılmalıdır.
İkincisi 12 Eylül hukuku daha doğrusu hukuksuzluğudur. Toplum örgütsüzleştirilmiştir. Sendikalı çalışan oranı büyük çapta düşürülmüş, kooperatifçilik yok edilmiş, dernekler güdükleşmiştir. Örgüt sözcüğü bile korkulur olmuştur.
Anayasa ve yasalar düzeyinde emperyalizmin tüm istekleri yerine getirilmiş, ülke kıpırdayamaz duruma getirilmiştir. Ülkeyi bir anda yoksullaştıran 2002 krizin gerçek nedeni budur.
12 Eylülcülerin yargılanmaları ise bu hesaplaşmanın en önemsiz ama zorunlu bölümüdür.
* * *
Türkiye’nin bir avuç kalmış güzel insanları bu günlerde “12 EYLÜL KARANLIĞI YIRTILSIN” adlı bir kampanya başlattılar.