ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

KURT DUMANLU HAVAYI SEVER

“Kurt dumanlı havayı sever” demiş atalarımız. Doğrudur. Kurt dumanlı havayı sever çünkü dumanlı havada avı onun yaklaştığını göremez. Kendisi de rahatça avlanır.
Dumanlı havayı yalnızca kurtlar mı sever. Ya insanlar? Üstelik insanlar dumanı kendileri yaratırlar yaptıklarını maskelemek için. Yani kurtlardan bir gömlek üstündürler.
Son günlerde üstelik gri de değil kara dumanlar sardı ülkemizin üstünü. Sokaklar linççilerle dolduruldu. Halkın emeğini sömürmek için hükümetlere yağ çeken “Uzun boylu cüce medya”, durmadan sis bombaları salıvermekte toplumun üzerine. “Operasyon gerekliymiş, neden yapılmıyormuş, nasıl yapılacakmış, nereye girilecekmiş, Musul misak-ı Milli sınırlarının içindeymiş, ha girdik, ha vurduk, ha vuruyorduk, ha kırıyorduk” tan geçilmiyor.
Bu arada bir de bakıyoruz ki “Nükleer Yasası” geçivermiş meclisten. Aaaa, toplumun çok az bir bölümünün dışında kimsenin haberi bile olmamış. O; inancı, ulusu, dini, dili, mezhebi, toplumu, ahlaksal değerleri olmayan nükleerciler, paranın kokusuna leş kargaları gibi üşüşüverdiler.
Nükleerin ne kadar riskli ve ne kadar gereksiz olduğunu artık sağır Sultan bile duydu. Anlamak istemeyene duyurma olanağı ise zaten yoktur.
2002 yılında Almanya Meclisi bir karar aldı. 2050 yılında tüm enerji gereksinimi yenilenebilir kaynaklardan karşılanacak. Almanya gibi gelişmiş ve enerji gereksinimi hayli fazla olan bir ülke, elektrik enerjisini yenilenebilir kaynaklardan karşılayabiliyorsa, dünyada bunu karşılayamayacak ülke yoktur.
Burada ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın –ki mecliste nükleere karşı çıkan tek kişidir- sözünü aktaracağım:
“Dünya nükleer enerjiyi terk ediyor, biz keşfediyoruz. Hazine arazilerinin, söz konusu santralleri yapacak olan şirketlere ücretsiz olarak tahsis edilmesi de kamu malının peşkeş çekilmesinden başka bir şey değildir. 15 yıllık alım garantisi ile kamunun olanakları nükleer lobi için seferber edilmektedir. Aslında insanlık, nükleer enerjinin sahip olduğu küçük paydan rahatlıkla vazgeçebilir.”
Tanay Sıtkı Uyar adını hiç duydunuz mu bilmem. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Tanay Hoca, yurdumuzun enerji konusunda bir numarasıdır. Anımsar mısınız bilmem ama Ecevit’in başbakanlığı sırasında bu nükleer santral konusu yine hortlatılmış, üstelik hükümetten destek görmeye başlamıştı. İşte o aşamada Tanay Hoca, Ecevit’e konuyla ilgili bir sunum yapmış ve onu ikna etmişti.
Şimdi bazılarınız “Tanay Hoca Erdoğan’a da sunum yapsa” diye aklından geçiyordur. Öncelikle Erdoğan böyle bir sunum yapılmasına izin vermez. Çünkü o aldığı eğitim gereği bilimsel düşünceye inanmaz. İkincisi, paranın imparatorları için ne halk sağlığı ne de çevre katliamının bir önemi yoktur. Tutsak askerlerin canlı dönüşlerinden memnun olamayanların, halkın sağlığını düşüneceklerine beni kimse inandıramaz. Üstelik onlar: “Kaz dağlarını, yolunacak kaz; halkın malını talanlanacak kiraz” olarak görüyorlarsa.
Bu yazıyı belki cayarlar, belki Cumhurbaşkanı yasayı geri çevirir diye yazmıyorum. Böyle bir çağrı da yapmıyorum. Biliyorum ki hiçbir yararı olmayacaktır. Çağrım kendime ve dostlaradır. İktidar Ankara’da değil sokaklardadır. Sokaklar ise ona sahip olmak isteyenlerindir. 8 Aralık cumartesi günü Kadıköy iktidar arayanları bekliyor.
Açıkçası artık kızgınlığımdan kaynaklanan öfkemi kusuyorum paranın tanrılarına…