ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

KUŞATMA

Bir kuşatılmışlık duygusu sarıyor benliğimi. Yalnızca bende olamadığını da biliyorum bu duygunun. Şunu da biliyorum ki; toplumun büyük bölümü bu duyguyu içten içe yaşamasına karşın farkında değil.
Üç gün önce ekmek almaya gittiğimde her zaman 80 Kuruşa aldığım ekmeğin 100 Kuruşa çıktığını gördüm. Bu %25 zam demekti.
Yaklaşık bir aydır peynir ederlerinin ikiye katladığını sizler de görmüşsünüzdür.
Yalnızca bu iki ürün türlerinde değil zamlar. Pazara çıktığınızda her şeyin ederinin neredeyse ikiye katlandığını görmemek için kör olmak bile yetmez.
Büyük büyük adamların televizyon kameralarının karşısına kurulup, makro mikro ekonomi laflarından anlamam. Ben çarşı pazarın ederleri ile kendi gelirim arsındaki oranlara bakarım ve bir kuşatılmışlık duygusu yaşayıp yaşamadığımı denetlerim.
*          *          *
YÖK ‘e yeni başkan atandı. İlk demeci “ Yasakları kaldıracağım.”
Kulağa hoş geliyor değil mi?
Benim kulağıma hoş geldi.
Sonra düşündüm. YÖK kendisi bir antidemokratik yapı.  12 Eylül faşizminin sürekliliği için oluşturulmuş bir örgüt.
Bilimin ve bilimsel düşüncenin önünde hep engel olmuş bir kurum.
YÖK, YOK edilmedikçe özgür bir ortam olmayacaktır.
YÖK başkanının varlık nedeni baskı.
Peki, YÖK ‘ü kaldıracak mı bu başkan. Var mı böyle bir düşüncesi?
Ya da diyanet işleri bütçesinin gerisindeki üniversiteler bütçesini artıracak mı?
Bence hayır. Umarım yanılıyorumdur.
Belki türbanın önünü açar ama bilimsel ve yönetsel özerkliğin… Hiç sanmıyorum.
İçimde bir kuşatılmış duygusu daha.
*          *          *
Yargıç alımları yeniden düzenleniyor.
Vicdanları ile cüzdanları arasına sıkışmış yargıçların önü açılacak mı?
Giderilecek mi bu sıkışıklıkları.
Sanmıyorum.
Yalnızca yandaş yargıçlar oluşturulacak kuşkularını haklı çıkaracak bir yasa…
Tarafsız yargı bir masal.
Al bir kuşatma daha.
*          *          *
Ülkenin birikimleri satılıyor. Aslında satılma sözü yanlış. Kamu birikimleri yok ediliyor. Hem de haraç mezat.
Ülkemin en büyük ikinci medya kümesi satılıyor. Alıcı tek. O da iktidara yakınlığı su götürmez bir şirket.
Amaç bir yerlere kaynak aktarmak.
Hiç gereği olmayan, ekonomik olmayan, dışa bağımlılığı artıracak olan, her zaman büyük riskler taşıyan, atık sorununu dünyanın hiçbir ülkesinin çözemediği nükleer santrallerin  yapılmasına karar veriliyor.
Ne için, kim için?
Gözü kara bir kuşatılmışlık.
*          *          *

Şemsi Belli’nin, gözü dönmüşlük üzerine söylediği bir sözle bitirmek istiyorum yazımı:
 " İnsanoğlunun gözü dönmeye görsün,
   Bakraçtan kalay, Allah'ın cebinden peygamber çalar... "