KIŞLA PARFÜMLÜ SOSYAL DEMOKRATLAR
Yine kan, yine gözyaşı.
Bombalar patlıyor gelişigüzel. Bazıları uçaktan atılıyor, güdümlü. Bazıları çöp kutularında ya da arabalarda.
Her yer kan gölü iken “BARIŞ” nasıl dillendirilecek. Akan kanın oluşturduğu kör kızgınlıkta, kim söyleyebilecek dostluk türkülerini.
Şiddet, şiddeti körüklüyor. Sonuçta kazanan yok. Yenilen ise insanlık.
* * *
Kendi insanları üzerinde bomba patlatanlar neden hep geri ülkelerden çıkar?
Demokrasisiz toplumlarda bireyin kendini anlatabilme olanakları olmadığından mıdır?
Ekonomik sömürünün katmerleşmesinin getirdiği yoksulluğun bunaltması mıdır neden?
Eğitim sisteminin çağdaşlaşmasının engellenmesi sonucu oluşan karabilisizlik midir?
Yoksa tüm bunları da içeren daha karmaşık bir olgular dizini midir, bizi böylesine acımasız kılan?
* * *
“Sol, insanlığın vicdanıdır.”
Solu olmayan bir dünya yaratanlar mıdır bu acımasızlığın sorumluları?
Yoksa “vicdanını unutmaya razı” toplum mudur suçlusu?
Sol adına politika yaptığını söyleyip, en sağ politikaları savunan aymazlarda mı aramalı suçu?
Ülkenin en büyük işçi sendikasının genelkuruluna bile gidemeyen ve doğanın kurallarına aykırı olarak bu sendikanın, sağcı yönetimin eline geçeceğini görmesi gerçekliği midir?
* * *
Kendi partisinin iç işleyişinde demokrasinin “D”si bulunmayanlar mı getirecek bu ülkeye huzuru.
301. maddeyi değiştirmeye çalışan iktidara karşı, “HAYIR, 301 TÜMÜYLE KALKMALIDIR” demesi gerekirken; “hayır, 301 korunmalıdır” diyen muhalefetle mi sağlayacağız barışı.
Dayandıkları hiçbir kitle temeli kalmamış, dünyanın nereye evirildiğini göremeyen, bunun getirdikleri karşısında yeni bir sistem öneremeyen, günü kavrayamayan yaşlılar gibi geçmişin özlemiyle yaşayanlar mı umut olacaklar?
Ya hala onlara destek verenler.
Kışla parfümlü politikalarla Sosyal demokrat olunamayacağını bilemezler mi?
* * *
Sözde “sivil anayasa”nın içeriğine ilişkin bilgiler dolaşıyor bilgisunarda.
Kamu çalışanına yine “siyaset” yasak.
Alın size sözde demokrasinin sözde bir yasağı.
Siz hiç siyaset dışı kalmış bir kamu çalışanı gördünüz mü?
Ben görmedim.
Atayan zaten siyasi görüşüne göre atıyor. Kamu çalışanı hakkını aramak için zaten siyasetin ister istemez içinde oluyor.
Ya direnerek arıyor hakkını. Olmayan demokrasinin sınırlarını zorlayarak.
Ya da iktidardaki siyasilere yaltaklanarak bireysel kurtuluşunu sağlamaya çalışıyor.
Gülünç olduğumuzun farkında mıyız?
* * *
Yaşam; hep akıntıya kapılanların değil, aynı zamanda akıntıya karşı kürek çekebilenlerin de tarihidir.