ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

TREN GELİR HOŞ GELİR

Televizyonlardan bir haber:
“Hollanda’da tarım arazilerine zarar vermemek için yedi bin metre demiryolu tüneli kazılıyor. “
Önce merak ettim Türkiye’nin en uzun tüneli ne kadardır diye. Araştırdım. En uzun tünelimiz şu ünlü doğa tahribatı yolunda. Bolaman Perşembe arasında üç bin sekiz yüz metrelik karayolu tüneli.
Acaba bizde de tarım arazilerini korumak için kazılmış bir tünel var mıdır?
Sorunun kesin yanıtını bilmiyorum. Ama şimdi sizin sesli düşüncenizin “haydaaa, nereden olsun” biçiminde olabileceğini biliyorum.
*          *          *
Uygarlığın ölçüsü ne paradır ne de türban. Uygarlığın ölçütlerinden en önemlisi doğayı koruyabilmektir.
Biz, milyonlarca yıldır insanları doyurmuş, daha milyonlarca yıl doyurabilecek verimli tarım alanlarının ortasından yollar geçiririz.
Yetmez, bu alanlara fabrikalar dikeriz. Üstelik de atıklarını hiçbir arıtmaya tabi tutmadan doğaya salarız ki kendi kapladığı alanın dışındaki yerleri de ekilip, dikilemez yapsın.
Bu doğa katliamına karşı çıkanlara da yaftamız hazırdır.
“Bozguncular, teknoloji düşmanları, geri kafalı solcular”
*          *          *
Bir şirkete 1997 yılında Orhangazi İlçesi, Gemiç Köyü, Karapınar mevkiinde fabrika kurma izni verilir.
Yöre birinci sınıf tarım alanıdır.
Yöre çevrecileri mahkemelere başvururlar.
Yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına karşın, hükümet bu şirkete bir şey yapamaz. Çünkü şirket Amerikan şirketidir.
Mahkeme kararlarını uygulamamak için yasa değişikliği yapılarak burası "özel endüstri bölgesi" ilan edilir.
Bu karar da mahkemelerce iptal edilir.
Artık yargı açısından yapılacak bir şey kalmamıştır.
Peki, sonuç.
Sonuç fabrika yasadışı olarak çalışmakta, yetkililer ise bakmakta…
*          *          *
Yukarıdaki yalnızca bir örnektir.
Buna benzer irili ufaklı yüzlerce, belki de binlerce örnek bulmak olanaklıdır.
Eloğlu, tarım alanını koruyabilmek için yedi bin metre demiryolu tüneli kazar.
Evoğlu, milyonlarca yıldır canlıları doyurmuş ve doyuracak olan alanları çokuluslu şirketlerin kârına feda eder.
Sonra da bir tarım ülkesi olan yurdumuzun insanlarına; dışarıdan getirilen ve üstelik de büyük bölümü genetiği değiştirilmiş olduğu için ne sonuçlar doğurtacağını bilmediğimiz besinleri yediririz.
Ardından da “cari açık, cari açık”  yaygaraları ile iğneden ipliğe zam yaparız.
*          *          *
Anayasa değiştirilip; türban ve kara çarşaf ülkenin her alanını kapladığında karnımızı da doyuracak mı?
Kerametin sıkmabaşta, çarşafta, sakalda, poturda, cübbede değil; beyinde olduğunu bilen var mı?