SİNOPLULARA CEHENNEM BİLETİ
Siz başlığa bakmayın dostlar. Gerçekte bu bilet yalnız Sinoplulara değil. Karadeniz bölgesine de değil, yurdumun tüm insanlarına da değil. Bu cehennem bileti tüm dünyalılara.
Domuz avcılarının iyi bildiği bir kural vardır. Asla avlamak istedikleri domuzu yaralı bırakmazlar. Çünkü yaralı domuz çok saldırgandır ve avcı ilk vuruşta öldürememişse domuzu, kendi yaşamından olması çok büyük bir olasılıktır. Bu nedenle avcı, domuzun ölüp ölmediğine bakmadan üzerine kurşun yağdırır.
AKP, sanırım Sinopluları domuz olarak görüyor. Önce nükleer belasını sardı. Yetmedi. Sırada Termik santraller var.
Ayancıklılar,Gerzeliler, Erfelekliler müjde! Sizi ağır yaralayan kurşunların devamı geliyor. Bu kez kesin kararlılar. Sizin fermanınız imzalanıyor. Ayancık, Gerze ve Erfelek’e termik santral kuruluyor.
Termik santralin ne olduğunu bilmeyenler, sakın bakana sormasınlar. O, bilmez. Termik santralin ne olduğunu Yatağanlılara sorun.
Bu santrallerde ithal kömür yakılacak.
Yani yine kökü dışarıda bir enerji politikası.
Yani yine sonu çevre kirliliği, yine kanser, yine ölüm.
* * *
Bu santral yapımı falan değildir.
Bu açıktan bir savaş ilanıdır.
Sinopluların suçu nedir bilmem ama, bu Sinoplulara karşı yürütülen bir cezalandırma operasyonudur.
* * *
Geçenlerde bir açıklama yapmışlardı.
“Lisansı hazır olduğundan ilk nükleer santral Akkuyu’ya yapılacak” diye.
-Yanlış anlaşılmasın. Nükleer santral; bırakın yurdumun bir köşesini, dünyanın neresine yapılırsa yapılsın aynı derecede karşıyım.-
Sonra, yine ağız değiştirdiler.
Şaşırtmaca taktiği uyguluyorlar.
Amaçları, halkı gevşetip gererek toplumsal direnci kırmak.
Yani psikolojik savaş uygulamak.
Kendi dogmatik inançlarının gereği olan “kaderciliği” aşılayıp, susturmak.
Oysa bu kader değil.
Kaderimiz diye gösterilen yazıyı, hükümet edenler yazıyor.
Alın yazısı değil bu. Erdoğan yazısı.
* * *
Bize düşen dostlar. Bize düşen bu ablukayı kırmaktır.
Teslim olmamaktır.
Sevdayla, umutla, sevgiyle direnmektir.
Elimizden alınmak istenenler bizimdir.
Bize sunulmak istenen “elma şekeri”ne kanacak kadar saf değiliz.
Bu filmin kötü adamları da, iyi insanları da bellidir.
* * *
Bizim olanı nasıl kullanacağımızı belirlemek de bizim hakkımızdır.
Hakkımızı vermeyeceğiz.