SOKAKLARDA BAHAR VAR
Çevremdeçılgın bir bahar kokusu. İstanbul'un o çılgın yaşamının hızına inat yavaşlatıyor adımlarımı. Gelinliklerini giymiş erik ağaçları baştan çıkarmakta renk renk laleleri. Usul usul oynaşmakta lodos saçlarımla. Deniz bile şaşırmış, durmadan renk değiştiriyor. Salacak kıyılarında sarmaş dolaş gençler, kızkulesine nispet yapmakta.
Orhan Veli'nin “beni bu havalar mahvetti” dediği günlerdeyiz. Çimden çiçekten, yavukludan tutkudan söz edilmesi gereken günlerdeyiz de, sokaklardan bu feryatlar neden yükseliyor?
Lale ve menekşelerin süslediği sokaklarda gençler; tutkulu aşk türküleri söylemek yerine slogan haykırıyorlar karanlık yarınlarını engellemek için.
Karatahta başında mavi güvercinlerini bırakmış öğretmenler, pankart taşıyorlar açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmek istenmelerine karşı.
Yaşam kurtarıcısı doktorlar ve diğer sağlık görevlileri, kendi yaşamlarını kurtarabilme telaşında haykırıyorlar.
Bugünü ve yarını üreten işçiler mavi tulumları ve baretleriyle koşmuşlar alana emeklilikleri mezara kalmasın diye. Üstelik de kendi örgütlerinin satışına geldiklerini haykırıyorlar.
Yaşlılığının son demlerini gençlik anılarıyla süsleyerek geçirmesi gereken emekliler, sağaltım giderlerini nasıl karşılayacağı telaşına düşmüş yorgun ayaklarını sürüklüyorlar kitlesel gösterilere.
Gösterilere katılamayanlar; balkonlardan, kaldırımlardan, geçen araçların içinden el sallayıp alkış tutuyorlar.
Hepsinin dileği tek: SSGSS (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası) yasa tasarısının meclisten geçmemesi.
Elbette duyuluyor sesleri. Elbette bu yasayı çıkarmaya çalışan hükümet de biliyor yaptığının hayırlı bir iş olmadığını.
Ulusal gelirin ortalama %20 sini dış borç faizlerine ayıranlar, bu ülkenin insanlarının sosyal yaşamlarına ayrılan %3 lük parayı çok buluyorlar.
Emir yüksek yerden, taaa Amerikalardan geliyor.
İnsanlarımızın ne kadar ve nasıl yaşayacağına, ne zaman ve nasıl ölmelerine karar veren onlar.
Anlatmıyorlar gerçekleri. O geçtiğimiz yüzyıllarda kalmış; beli kuşaklı, yelekli, ceketi sol omzuna asılmış, fesi yana eğik gerçek Kasımpaşalı kabadayılar yok ki karşı çıksınlar; hem yürekleri, hem bilekleriyle.
Sokaklarda bahar var.
İstanbul'un bu mevsimi hiç yaşamamıştım.