KÖMÜRÜN SOSYAL ADALETİ
Hani seçim yılındayız ya… Hani şimdilerde kömür dağıtımı özellikle muhalefetin diline dolandı ya… Hani "bu konuda söylenmedik ne kaldı" denecek noktaya gelindi ya… Olsun. Yine bir şeyler kalmış.
Öncelikle müzmin bir muhalif olarak kömür dağıtımına karşı değilim. Bir yandan Sağlık ve Sigorta yasası ile, diğer yandan özelleştirmelerle sosyal devleti yıkmış olsalar bile kömür dağıtımı yapmaları bir anlamda kendilerini yalanlamalarıdır. Serbest piyasanın her şeyi düzenleyeceği savlarını kendileri yalanlamaktadırlar.
Neyse konumuz bu değil. Sosyal devlet, Kamu iktisadi kuruluşlarının sosyal devletteki işlevi konularını bir başka yazıya bırakalım.
Bugün kömür dağıtımının yasal ve yönetmeliksel çelişkilerini anlatmak istiyorum.
Karbon tabanlı yakıtların çevreye zarar verdiklerini sağır sultan bile duymuştur. Bu konuda çıkarılmış yasalarımız var. Bir de Çevre ve Orman Bakanlığının "Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği"..
Bu yönetmelik ilk kez 13 Ocak 2005'te çıktığında 20. maddesi "Doğalgazın ulaştığı ve hattının geçtiği yerlerdeki işyerleri, konutlar ve sanayide doğalgazın ısınma amaçlı kullanımı zorunludur" biçimindeydi. Bu maddeye göre doğalgazın bulunduğu yerde bırakın kömürü, güneş enerjisi, jeotermal enerji gibi en temiz enerjileri bile kullanamazdınız.
Gelen tepkiler üzerine mi yoksa kömür dağıtımının sosyal amaçlı değilde de oy amaçlı olması nedeniyle mi bilmem ama yönetmeliğin bu 20. maddesi değiştirildi. "Hava kirliliğinin yaşandığı yerleşim yerlerindeki konutlar, işyerleri ve sanayide güneş, jeotermal, ısı pompaları ve benzeri yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları ile doğalgazın ısınma amaçlı kullanımı teşvik edilir" denildi.
Doğalgazın hava kirliliğini önlemede bir araç olduğu gerçek ama küresel ısınmaya neden olacak biçimde atmosfer kirliliği yaptarak, doğalgazın teşvik edildiği nerede görülmüş. Bu nasıl bir çelişkidir. Yoksulların ısınma gereksinimine yardımcı olmak isteniyor olsaydı, yasaların ve yasal uyarınca çıkarılmış yönetmeliklerin istediği biçimde davranılırdı. Kömür dağıtılmaz, temiz enerji kaynaklarına ulaşabilme kolaylığı sağlanırdı. Yani, yoksula 20 torba kömür vermek yerine, tüketeceği doğal gazın bedeli düşürülür, ya da bir bölümünün ücreti karşılanırdı. Mantıklı olan buydu ama o zaman somut (görünür) bir nesne ortada olmayacağından işin propaganda bölümü zayıf kalırdı. İnsanlar bunu iane değil hak olarak algılarlardı ki bunun oya dönüşmesi şimdiki kadar fazla olmazdı.
İşte yanlış olan budur. Sayın bakanlardan biri "yoksulu soğukta bıraksaydık" diyor. Doğrudur sayın bakan. Yoksulu soğukta bırakmak olmaz.
Olmaz ama yoksulu, yoksulluğa mahkûm eden kim acaba? Dünyanın gelir dağılımı en bozuk ülkelerinden birini yöneten sizlerin, bu yoksulluktaki payınız ne kadar?
Çökmekte olan bir binayı sağdan soldan dayadığınız payandalarla bir süre daha ayakta tutabilirsiniz ama ne kadar?