CHP’DE İYİ ŞEYLER OLUYOR (MU?)
Başlık biraz garip oldu gibi değil mi? Ne yapayım derdimi başka türlü anlatmayı beceremedim.
Neyse gelelim işin özüne.
CHP, önce hafif bir Kürt açılımı yaptı. Türkçe bilmeyenlerin resmi kurumlarda derdini, bildiği ana dilde anlatabilmesi gerektiğini söyledi. Sonra sanki bu önerisinden korkmuş gibi, yok efendim tutanaklar ve resmi belgeler Türkçe olarak tutulmalı, dil bilen çevirmenler olmalı gibi gereksiz ayrıntılara boğdu düşüncesini…
Yalnızca etnik kimlik sorununa değil, ülkemizin hemen hemen her sorununa askeri çevrelerin sözcüsü gibi yaklaşan CHP’nin bu yaklaşımı, sosyal demokrat bir parti için olması gerekenin en alt boyutuna bile yetişemese de, yine de CHP için beklenmedik bir olumlu açılım sayılır.
Sonra yirmi beş yıl gecikmeli de olsa, 12 Eylül’ün yargılanmasından söz etti. Yok, yok daha meclise bu düşüncesinin gerçekleşmesi yönünde yasa düzenlemesi önergesi falan vermedi. Yalnızca yargılama yolunun açılabilmesi önerilirse engel olmayacaklarını söyledi. Ehh, uzun yıllardır sosyal demokratlığın hem sosyal, hem de demokrat yönünü unutmuş olması nedeniyle CHP’den beklenmeyen bir önerme olduğunu herhalde herkes paylaşır.
Tam da “hangi derede kurt öldü” diye düşünürken, CHP yine sosyal demokratlığın gereği olan ama CHP’den beklenmeyen bir çıkış daha yaptı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda hazırlanıp Bankalar Kurulu’na sunulan Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’na CHP tepki gösterdi. CHP’li 21 milletvekili “GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR” (GDO) araştırma önergesi verdiler.
Bakanlar kurulunca hazırlanan ve yakında görüşülmeye başlayacak olan "Biyogüvenlik Yasa Tasarısı", GDO’lu ürünleri de kapsayan yeni düzenlemeler getirecek. Oysa bu tür konuların çok iyi bir tartışma sürecinden geçmesi gereklidir. Bu süreç işletilmeden tıpkı Kemal Derviş’in 15 günde 15 yasa uygulaması gibi kapkaç yöntemiyle geçirilecek yasaların başımıza açacağı belalar çok fazla olacaktır.
Yani CHP’li bazı milletvekillerinin bu konuda verdikleri araştırma önergesi çok önemlidir.
* * *
Başı sıkıştığında emek örgütlerine değil de, işveren örgütüne giden CHP, bu açılımlarını sürdürebilecek midir?
Yoksulluğun kol gezdiği, gelir paylaşımında dünyanın en kötü ülkeleri sıralamasında baş sıralarda olan ülkemizde bu sorunun çözülebilmesini ağzına alabilecek midir?
Demokrasi deyince yalnızca Ergenekon davasında yargılananları değil de; 12 yaşında 12 kurşunla öldürülen çocukları, farklılıkları nedeniyle dışlananları anımsayabilecek midir?
Laik bir ülkede olmaması gereken, CHP’nin köktendinciliğe karşı olmasını anlamlı kılabilmesi için zorunlu olan Diyanet İşlerin Başkanlığı’nın kaldırılmasına kadar gelebilecek midir?
Soruları artırmak çok kolay. Kısaca:
CHP gerçek anlamda bir sosyal demokrat parti olma yoluna girebilecek midir, yoksa son zamanlarda çalışması yapılan sosyal demokrat ve sosyalistleri içerecek yeni bir yapılanmadan korktuğu için mi bu tür açılımlara gereksinim duymuştur, bilinmez.
Sonuçta;
CHP uzun yıllardır yattığı derin kış uykusundan daha uyanmadı ama sanırın yerinde bir kımıldandı. Artık öbür yanına döner ve yine uykuya dalar mı, yoksa yavaş yavaş göz kapaklarını açar, gözlerini ovuşturur ve uyanır mı, bilemem.