DOĞUM SANCILARI
“Sancısız doğum olmuyor” diye bitirmiştim son yazımı.
Dünyamızın her yanı sancımakta günümüzde. Sancımakta, çünkü günü gelmekte doğumun.
Böylesine adaletsiz, böylesine acımasız bir düzen zaten hiç yakışmamakta dünyamıza.
Öyleyse kimse gocunmasın doğumun sancısından.
Güzel günlere gebeyse insanlık, çekilecek bu sancılar. Başka yolu yok.
Roma İmparatorluğuna kalmayanın, Sam Amca’ya yar olacağını sananlar anlayacaklar yanıldıklarını.
Tan yeri alacalanmakta, şafak attı atacak.
* * *
Bizler bu ülkenin insanları olarak daha da katmerli yaşıyoruz sancılarımızı.
Demokrasiyi içselleştirememişlerin, demokratik açılımı…
Demokrat olmaları gerekenlerin yavşaklıkları…
Doğumdan korkan kadının, gebeliğini gizlemesi gibi değişim sancılarından korkan halkım…
Ey benim güzel yurdumun güzel insanları…
Neredesiniz?
* * *
Türkiye sola muhtaç. Hatta muhtaçtan öte mecbur.
Sahtelerinden gerçeği ayırabilmek zorunda.
Sol deyince CHP’nin akla gelmediği gün düzelecek birçok şey.
Varlığını neredeyse askere armağan etmiş bir CHP’nin halkla, solla bağının olmadığı içselleştirildiğinde yeşerecek demokrasi.
CHP’nin mehteri, Osmanlıdan daha beter. Osmanlı mehteri hiç değilse iki ileri bir geriydi. CHP’nin mehteri ise bir ileri, iki geri…
Son sözüm CHP’den hala beklentisi olanlara.
Ahlât dalından muz ummak, CHP’den demokrasi beklemekten daha gerçekçidir.
* * *
Şimdi;
Yarını yeniden kurmak için yola koyulma zamanıdır.
Eskimiş, köhneleşmiş, bırakalım sorun çözmeyi kendisi sorunun bir parçası olmuş kişi ve kurumlardan bekleyemeyiz çözümü.
Bırakalım, tarihin karanlığına gömülsünler günahlarıyla…
Yüzünü güneşe dönenlerden yana yarınlar…
Sevdadan yana olanlarla;
Sevgiden yana olanlarla;
İnsanı seven, insanı ötekileştirmeyenlerle;
Dünyanın bir ucunda burnu kanadığında birinin, acısını yüreğinde duyanlarla;
Aydınlık düşlerine âşık, sıcacık saran kolları olanlarla;
Yola koyulma zamanıdır.
Nur topu bir güne “hoş geldin” demek için…