CHP’DEN SOL OLMAZ
Sonbaharla birlikte solda yeni bir hareketlenme başlayacak. Bunu herkes biliyor. Bu nedenle de bazılarında bir telaş başladı. “Solu, doğmadan öldürme” telaşı.
Başta Aleviler olmak üzere ülkemizin düzenden memnun olmayan kesimlerini içerecek ve gerçekten sol bir siyaset yapacak bir oluş tasarlanmakta.
Ben bu yazımdan başlayarak birkaç yazımda bu konuya yer ayıracağım.
* * *
Öncelikle CHP’liler ve yandaşlarının telaşı gözle görülür bir hal aldı. CHP’nin ülkenin bazı ezilenlerinden aldığı oyların, olması gerektiği gibi sola dönebileceği korkusu ile bazıları köşelerinde kalem oynatmaya başladılar. Onlara göre CHP’ye güç verilmeli ve CHP içinde ‘sol’ bir çalışma yürütülmeli.
Karalamaları ise hazır. “Yok efendim, lider olma sevdasındakiler bu hareketi yürütüyorlarmış.” Yok efendim, halkın ihtiyacına değil kişilerin ihtiyacına cevap aranıyormuş.”
Geçelim bunları cancağızım, geçelim. Öze bakalım önce. Sol nedir onu tartışalım. CHP neden sol değili tartışalım. CHP’den neden sol olmazı tartışalım. Gerisi kuru gürültüdür.
Karalamaların en saçması ise Kemal Derviş’in, “tarihsel büyük buluşma” projesinin katılımcıların biri olarak gösterilmesidir ki Derviş’i sol sayabilmek ancak kendisini alayü vala ile partisine alıp, milletvekili yapanlarca olasıdır.
Günümüzün kendini yenileyen sol siyaseti yalnızca üretim bölüşümü üzerinden şekillenmiyor. Geçmişten dersler çıkaranlar; insanca bir yaşamın “yalnızca biyolojik gereksinimleri karşılamak” olmadığını çok iyi biliyorlar. Bunun başında da özgürlükçü bir demokrasi anlayışı geliştirmeleri geliyor.
Bu nedenle de öncelikle CHP konusunu gündemime alacağım.
* * *
CHP Demokrat da özgürlükçü de değildir:
CHP’nin demokrasi anlayışı, “devlet” kavramının içine sıkışmıştır. Oysa demokrasi gereksinimi her şeyden önce devlete karşı halkın haklarını savunmakla başlamıştır. Yani önce devlet değil, önce insan vardır. –Devlet kavramının arkasında, yönetim erkini elinde bulunduran egemenler olduğu unutulmamalı.-
CHP’nin neredeyse askeri bir yönetim anlayışında olduğunu görmek istemeyenler için tek bir söz vardır. “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.”
CHP’de önce parti içi demokrasi yoktur. -Bazılarının CHP içinde çalışma önerisinin sakatlığının bir nedeni de bu- Somutlayalım da bazıları anlasın. CHP’de il, ilçe yönetimleri, her derecede adaylar merkezden belirlenir. Çizgi dışına çıkan muhalifler hemen partiden ihraç edilir. Bunun binlerce örneğini vardır ama bir çarpıcı örneğini verelim. Türkiye solunda en bilinen kişilerden biri Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven’dir. Osman Özgüven, CHP İzmir il başkanlığından gerekçesiz alınmış. Siyasal geleceği karartılmak istenmiştir.
CHP’de yukarıdan belirlenen yönetimler, yukarının istekleri doğrultusunda delegeleri belirlerler. Kurulan sandıkların ne kadar göstermelik olduğunu görmek isteyenler görebilirler.
Yani, CHP’de gerçek anlamda parti içi muhalefet örgütlenme olanağı yoktur. (CHP’nin sol olamayacağı üzerine tezlerimin daha birçok dayanağı var. Bunları seri halinde yazacağım.)
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.” CHP’nin söyleminin buram buram ırkçılık koktuğunu duymak istemeyen burunlar dışında kokuyu tüm dünya duymaktadır.
CHP’nin, ülkede demokrasi istediğine dair bir örnek gösteremezsiniz. Buna karşın, ezilenler, cezaevleri, azınlıklar, muhalifler konusunda yalnızca katı devletçi tutumuyla antidemokratik tavırlarına çok sayıda örnek bulmak kolaydır.
CHP’nin demokrasi anlayışı, Kürt milletvekillerinin parlamentoya girmemesi için yüzde on seçim barajının en ateşli savunucusu olacak kadardır.
Daha yazıya ısınmadan yerim bitti. Gelecek yazımda sürdüreceğim.