ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BEYLİKDÜZÜLÜLER VE YAĞMACILAR
İnsanlık avcılık ve toplayıcılık kültüründen, üretim (tarım) kültürüne geçeli binlerce yıl oldu. Dünyanın her yerinde aynı anda olmadı bu değişim. Yüzlerce yıl sürdü göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçiş.
İlk yerleşim yaşama geçiş Mezopotamya’da olurken, onun hemen yakınında sayılan Ortaasya’da göçebe yaşamı günümüzde bile sürüyor.
Yurdumuzda göçebe yaşamı sürdürenler artık çok az sayıda. Peki, bu yerleşik yaşama geçtiğimiz anlamına geliyor mu?  Koca koca apartmanlar, rezidanslar, yalılar, villalar yapmış olmak; yerleşik yaşama geçtiğimizi gösteriyor mu?
Ne yazık ki insanların üretim ilişkilerinin değiştiği hızda değişmiyor kültürel yaşamları. Apartmanlar, villalar ve diğer kocaman yapılar kentli olmaya yetmiyor.
Kentli olmak “kent kültürü” oluşturmuş olmayı gerektiriyor.
Sokaklarında yellerin naylon torbalardan uçurtma yaptığı bir yerleşim yerinde yaşayanların sayısı on beş milyon bile olsa orası ancak kocaman bir köydür.
Daracık yolaklarında arabaların park kapmaca oynadığı yerde kent kültürü aranmaz.
Yeşilliğin ancak geçmişten kalmış mezarlıklarda göründüğü yerde yaşayanlar; kentte değil yarı açık cezaevinde yaşadıklarını bilmelidir.
*          *          *
Beylikdüzü, yerleşik kültüre göre planlanmış bir yerleşim yeri. Geniş yollar, parklar ve yeşil alanlarıyla İstanbul’un yaşanılası yerlerinden biri.
Şimdi, talancıların gözünü diktikleri yerlerden biri olmak yolunda.
Onlara göre; yeşil alan gereksiz.
Onlara göre; Otoyol kıyısında ses yalıtımı yapacak, gezinti alanı oluşturacak, oksijen üretecek alanlar da gereksiz.
Onlara göre; gerekli tek şey var: Her boşluğa dikilecek beton görgüsüzlük anıtları.
Şu an göz diktikleri yerlerden biri de Beylikdüzü’nden kopartılan Güzelyurt Mahallesindeki E-5 karayolunun kuzey kıyısında, Beylikdüzü köprüsünün doğusundaki yeşil alan.
Şimdi bu alana çirkinlik ve görgüsüzlük anıtı dikilmek isteniyor.
Bu örnek kentsel yerleşim yeri, talan kültürüne kurban edilmek isteniyor.
Üstelik inanın ki bu önlenemezse katledilen son yeşil alan olmayacaktır.
*          *          *
Göçebe kültürünün en belirgin özelliği bulunduğu yeri talan etmesidir.
Göçerde doğayı koruma kavramı yoktur. Bulunduğu yerin olanaklarını sonuna kadar kullanır. Artık orada barınması olanaksızlaşınca da başka yerlere gider.
Talancılar, belki yaptıkları vurgunlarla gidecek yerler bulabilirler. (Birçokları dönemleri bittiğinde batı ülkelerine kaçtılar.)
Ey! Beylikdüzülüler;
Şimdi sizlere iki sorum var.
Eğer bu talana da göz yumarsanız, talanı yapanlar gibi kaçacak yerleriniz ve vurgun paralarınız var mı?
Yoksa “Burası bizimdir” diyerek, talancılara karşı koyabilecek misiniz?