ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BİR OLASILIK DAHA VAR MI?
Çok bilinen bir fıkradır ama olsun bir kez de ben anımsatayım.
Nasrettin Hoca’nın bağına hırsız girmiş. Hoca da hırsızı yakalaması için oğlunu göndermiş. Oğlu gitmiş az sonra babasına seslenmiş:
‘Baba, hırsızı yakaladım.’
Hoca yanıtlamış:
‘Al, getir.’
Oğlu:
‘Gelmiyor.’
Hoca bir an düşünmüş ve seslenmiş:
‘Bırak gitsin, o zaman.’
Oğlu:
‘Gitmiyor.’
Şaşırmış Hoca. Ne yapsın yeniden ünlemiş oğluna:
‘Sen gel o zaman.’
Oğlu gelmemiş ama yanıtı gelmiş:
‘Bırakmıyor…’

İstesek de istemesek de 13 Eylül gününe dek tartıştırmaya çalışıyorlar referandum denilen gereksizliği. Amaç, tüm toplumu Nasrettin Hoca’nın oğlunun durumuna düşürmek.

            *          *          *
İnanın birkaç ay sonra neredeyse kimse anımsamayacak bu aylarca düşen tartışmaları. Yalnızca EVET ya da HAYIR oylarının ne kadarının AKP’ye ya da CHP’ye sayılabileceği tartışılacak bir süre. Sonrası başka gündemler. Çünkü temel bir değişim yok ortada.
Oysa can yakıcı gündemlerimiz ortada durmayı sürdürecek. Yine Kürt sorunu konuşulacak. Yine hamasetli nutuklarla barışa karşı çıkılacak. Yine, Kürt sorununa gerçekçi çözümü olanların ağzını yakacak sözleri. 27 yıldır canımızı yakan olgular sürdürülmeye çalışılacak.
Hazanla birlikte yine cüzdanlarımıza saldıracak fiyatlar. Devletin resmi rakamları başka şey söyleyecek, çarşı pazar başka şey gösterecek.
Yine ulusal gelirin paylaşımından birilerinin aldığı pay artarken çoğunluğun payı azalacak.
Yine bir korku imparatorluğunun gölgesi hep üzerimizde olacak. Olmayan demokrasiyi savunanlar da, demokrasiyi geliştiriyoruz diyenler de kazanmış olsa; biz hiçbir değişikliği algılayamayacağız. Ne sendikal örgütlülük artacak, ne demokratik kitle örgütlülüğümüz.
Biz yine yöneticilerin insafına kalacağız. Seçim dönemlerinde ulufe dağıtılır gibi dağıtılan üç beş kuruşluk kandırmacalarla avutulacağız.
Ve hep bekleyeceğiz bir sabah uyandığımızda birilerinin bizi kurtarmış olmasını. Ertesi sabaha çıkamadığımız gün geldiğinde bile umsuluk olmuş olarak değiştireceğiz dünyayı…
Ya da… “Bir olasılık daha var” diyeceğim ama o kadar da zayıf ki, desem mi demesem mi bilemiyorum.