AKLA KARA DÜŞTÜK DARA - 2
Geçen hafta iki kutupluluk üzerine başlattığımız anlatıyı sürdüreceğiz yine. İstenen iki partili, hadi belki de iki buçuk partili bir sistem. Bu özlem, ülkede dileği gibi at koşturanların isteği ama bu kesinlikle demokrasi değil.
Sağdan ve soldan güçlü dalgalar AKP ve CHP gibi partileri zorlamazsa bazıları rahatlayacaktır kuşkusuz ama bu toplumu rahatlatmayacaktır. Böylesi bir durumda toplumun birçok sorunu göz ardı edilebilecek, ülke keyfi yerinde olanlar için dikensiz gül bahçesi olacaktır.
Burada 1970’lerde bir gazetede okuduğum söyleşiyi yazmak istiyorum. İtalya’da seçimleri izlemek üzere giden bir gazetecimiz, bindiği taksiciyle konuşur. Dönem İtalyan Komünist Partisinin yüzde kırk dolayında oy alarak birinci parti olduğu ama diğerlerinin koalisyon oluşturarak hükümet olduğu dönemdir.
Konuşmaların aklımda kalanı:
Gazeteci: Kime oy vereceksiniz?
Taksici: İtalyan Komünist Partisine.
Gazeteci: Neden? İKP iktidara gelirse sizin için daha mı iyi olacak?
Taksici: Orasını bilemem ama biz bunlara bu korkuyu yaşatmazsak, yaşam bizim için daha zor olacaktır. Bunu iyi bilirim.
Bu olayın üzerinden kırk yıla yakın bir zaman geçti. Şimdi İtalya’da zayıf bir komünist parti ve ucube bir Berlusconi iktidarı var. Kırk yıllık gelişmeye karşın İtalyanların dünden daha iyi olduklarını da kimse söyleyemez.
İşte bizde de istenen bu durumdur. Toplumda iki kutup oluşturulacak. Bu durum ayrışmayı ve düşmanlıkları dayatacak. Üstelik bu gerçek bir ayrışma değil yapay bir kutupluluk olacak. İnsanlar futbol takımı tutar gibi duygusal olarak bölünecek. Bazıları hem kolay yönetecek hem de çıkarlarına çomak sokulmayacak. Bunun adı da istikrar olacak.
İstikrar üzerine daha önce de yazmıştım. İstikrar; verili durumun aynen sürmesidir. Şimdi bakalım istikrarlı durumumuza:
Gelir dağılımında dünyanın en kötü ülkelerinden biriyiz. Nüfusun çok küçük bir azınlığı, toplam gelirin oldukça büyük bir bölümünü alıyor.
İstediğiniz istikrar bunun böyle sürmesi midir?
Toplum; neredeyse tam ortasından çatlamış, her iki kanat birbirini dinlemez ve anlamaz olmuş.
İstediğiniz istikrar bunun böyle sürmesi midir?
Adalet duygusu yaralı. İnsanların büyük bölümü dinlendiği kuşkusuyla yaşıyor. Yazanlar ve konuşanların, acaba bu yazdıklarımızdan ötürü başımıza bir bela gelir mi kuşkusuyla uykuları kaçıyor. Sabahın köründe kapı çalınacak olsa yataktan “polis” diye fırlıyoruz.
İstediğiniz istikrar bunun böyle sürmesi midir?
12 Eylül rejiminin ana hatları tümüyle korunuyor. Evren Paşanın dillendirdiği ve dilediği iki partili sistem Tayyip Erdoğan’ın da özlemi, seçmen dilediğine değil ehveni şer bulduğuna oy vermeye zorlanıyor.
İstediğiniz istikrar bunun böyle sürmesi midir?
Numan Kurtulmuş güzel özetlemiş:
"Ne istikrarı, neyin istikrarı? Yoksullukta, kavgada, gürültüde, gelir dağılımda istikrar... İstikrar matah bir şey olsaydı 10 gün öncesine kadar Libya dünyanın en istikrarlı ülkesiydi. Tek başına istikrar bir anlam ifade etmez" dedi.