MİSAFİRLİĞE GTTİĞİNİZDE SAKIN HASTA OLMAYIN
Bu kez kendimin de sorunu olan bir konudan söz ederek başlayacağım. Hani vaveyla ile sağır sultana bile duyurulan "sağlıkta dönüşüm" uygulamasından.
Sağlık çalışanlarının hiçbir sorunu çözülmemişken, onlara performans uygulaması adıyla "hızını artır, niteliği düşür" uygulaması dayatıldı ya.
Birinci kademe sağlık hizmeti "aile hekimliği" adı altında yürütülüyor ya, işte benim ve benzerlerimin canını yakan da bu.
Hayır, hayır. Doktorlar çok hastaya bakıp, performans uygulamasından birazcık daha fazla kazanabilmesi nedeniyle iyi bakmıyorlar demeyeceğim. Hiç bakmıyorlar diyeceğim.
Oturumunuzun bulunduğu şehirde bir aile hekimine bağlısınız değil mi? Hastalanınca ya da sürekli kullandığınız ilaç bitince ona gidiyor ve sağlık hizmeti alıyorsunuz ya… Buraya kadar iyi.
Peki, bir başka kente -özellikle İstanbul'a- bir yakınınızın yanına geçici olarak geldiniz. İstanbul'da çocukları olan ve genellikle gelip çocukları çalışırken bir ya da birkaç ay torunlarıyla kalan on binlerce emekli var. İşte bu emekliler 01 Şubat 2011 tarihinden buyana birinci kademe sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Eskiden gittikleri sağlık ocaklarındaki doktorlar, "kayıtlarını buraya aldır. Bizde kayıtlı olmayanlara (misafir hastalara) artık bakmıyoruz" diyorlar.
İşte bu emekliler -ki tümüne yakını sürekli ilaç almak zorunda- artık ilaç yazdıramıyorlar.
İl sağlık müdürlüğüne durumu bildiren ileti gönderdiğinizde; ya gönderilen iletiyi okumuyorlar ya da verecekleri yanıtları olmadığından geçiştirmek için genel bilgiler vermekle yetiniyor.
Geçen hafta sağlık bakanı bir televizyon kanalındaydı. Anlattıklarına bakarsak sağlıkta her şey günlük güneşlik. Çatlak ses çıkaranlar ise malum (solcu) çevreler. Malum çevreler olarak tanımladıkları Sağlık Emekçileri sendikası ve Tabipler Odası. Bir de iddiası var; sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu bu örgütleri desteklemiyormuş.
Sayın bakan acaba hiç baktı mı duruma. Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) kendi iş kolunda en büyük sendika. Tüm baskı ve yıldırmalara karşın sağlık emekçilerini korkutamadılar. Kendilerine yakın olan sendikayı bu iş kolunda birinci sendika yapamadılar.
Tabipler Odası yönetimleri de tüm doktorların oy kullanma hakkı olan seçimlerle iş başına geliyor. Yani seçenler azınlık değil.
Peki, tüm bunlara karşın eylemlere katılım bakanın söylediği gibi azsa -ki gerçekte az da değil- bu neyi gösterir? Onu da ben yazayım:
O ülkede demokrasinin önünde baskıların olduğunu.
Sağlıcakla kalın.