Siyasetin sol yanı deyince benim kastettiğim, hani Tayyip Erdoğan’ın duyduğunda kimyasının değiştiği, ezberinin bozulup kendi gerçek yüzünün hortladığı “DEVRİM” diyenler ve emekten, ezilenlerden, dışlananlardan yana olanlar.
Bu seçimlerde siyasetin sol yanı dağınıklığını gidermek yolunda önemlice bir adım atmayı denedi ve “Emek, Demokrasi, Özgürlük Bloku”nu oluşturdu. Hani, zaman zaman yazdığım oyu bindeliklerle belirlenip, toplumda söylediği sözün ağırlığı büyük olanların bir araya gelişiydi bu olgu. Üstelik geçici bir seçim birlikteliğinin dışında, kalıcı bir örgütlülük yaratmanın adımı atılmak isteniyordu.
Bu yeni durum “Kürt özgürlük hareketi” siyaseti için de ayrı bir önem taşıyacaktı. Hareket, Kürtler dışındakilerle buluşacak ve birlikte yaşamanın olanaklılığını, birlikte siyaset yaparak gösterecekti.
Bu amaçların gerçekleşmesini hep destekledim. Bu nedenle de bu yazıyı seçimden önce yazıp yazmamakta karar verme sürecim uzun oldu. Çünkü bu yazı bir blok eleştirisi yazısı.
Öncelikle biraz geriye gidelim. 2007 seçimlerine. İstanbul birinci bölgede Ufuk Uras, bağımsız adaylık için istifa ettiği partisinin büyük bir bölümünün karşı çalışmasına karşın e-5’in kuzeyindeki Kürt oyları kadar da güneyinden aldığı oylarla meclise girmişti. Süreç işledi ve Ufuk Uras’ın oluşumu için büyük katkı koyduğu Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin kuruluş aşamasına gelindi.
İşte bu aşamada Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapattı ve 21 milletvekilinin ikisinin milletvekilliğini düşürdü. Bu durumda yerine kurulacak parti (BDP) grup oluşturamayacaktı.
Mecliste grup oluşturulamaması durumunda mecliste olmanın pek de anlamlı olmayacağını düşünen DTP’liler meclis dışında kalmayı konuşurken; Ufuk Uras, grup oluşturulabilmesi için gereken desteği vereceğini açıkladı ve böylece BDP oluştu.
Oluşumuna en büyük katkıyı yaptığı EDP’yi mecliste temsil ederek görünür kılmak varken, Kürt özgürlük siyasetine destek vermek için bu olanağı kullanmayan Ufuk Uras, üstelik BDP’ye geçtiği için medyanın aforozuna uğrayıp unutturulmak istendi.
12 Haziran seçimlerinin aday belirlenmesi sürecinde Ufuk “ben de adayım” demedi. Demedi ama BDP’nin başını çektiği blok tarafından da değerlendirmeye alınmadı.
Bloğun adaylarının yüksek seçim kurulunca vetosu olayları da göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, BDP’nin Ufuk Uras’ın desteği olmadan meclis dışı kalmasından ne kadar büyük olayların oluşabileceğini değerlendirmek gerekir.
Blok birinci ve en önemli vefasızlığını burada yapmış oldu.
Dün akşam gelen bir haber. Demirtaş; “AKP anayasa değişliği konusunda bizlerle uzlaşırsa, seçimlerden çekilebiliriz” demiş.
Eğer bu doğruysa Demirtaş’ın yaptığının Erdoğan’nın meclis çoğunluğuna dayanarak yaptığı dayatmadan hiçbir farkı yok. Bu demektir ki, ortada bir blok falan da yok.
Bu ülkenin geleceğinde umut olabilecek bir süreç ancak bu biçimde baltalanabilirdi.
Çok yazık.
|