ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

 

KURTLAR SOFRASINDAN KARDEŞ SOFRASINA
Birkaç gün önce dört arkadaşımla birlikte bir akşam yemeği yedik. Yazar Cebrail Sürücü, Ziraat Mühendisliğinden emekli Çetin Selçuk ağabeyimiz, Petkim işçisi Gürkan Develi, dış ticaret şirketi çalışanı Erdem Kamiloğlu ve ben.

Yaklaşık 15 yıl önce, bir sol muhalefet oluşturulması için bir araya geldiğimizde tanımıştım bu arkadaşlarımı. O günlerde dalga dalga bir umut yayılmaktaydı her yanda. Artık iyice sağcılaşmış CHP’nin “sol” olarak anıldığı bir ülkede; soldan, sosyalizmden yana bir umudu yeşertmek için bir araya gelmiştik ve süreç içerisinde dost olmuştuk.

Savrulmuştuk. Aynı ilçeyi bırakalım aynı ilde bile yaşamıyorduk artık. O, ilk bir araya geldiğimiz yerde artık yalnızca Erdem yaşıyordu.

Umutlarımızı yitirmemiştik. Başarısız olmuştuk ama geçtiğimiz 15 yıl haksız değil haklı olduğumuzu çıkarmıştı ortaya. Ortalaması altmışı aşmış yaşlarımızla hâlâ hazırdık kavgaya.

Ekmeğin ve umudun hepimize yeteceğini biliyorduk. Yokluğun, yoksunluğun ve akan kanın nedenlerini de biliyorduk. Şeyh Bedrettin’in deyişiyle “bir kardeş sofrası” yapabilsek bu yurdu, hep birlikte insanca yaşayabileceğimizi de biliyorduk.

Bildiğimiz bir şey daha vardı. Haklı olmak, başarılı olmak için yeterli değildi. Sözünün ve eyleminizin tutarlı olması da yetmiyordu. Bu sesin yaygınlaşması, duyulması için yeterli emek ile uygun araçlar gerekliydi ve en kötüsü sözünüzü duyuracağınız araçlar karşı tarafın elindeydi.

 

“Ana muhalefet” olarak adlandırılanların bırakalım sisteme muhalif olmasını, sistem savunucusu olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Genel seçimlerde ikinci parti çıkmanın adı değildir “ana muhalefet”. 

İçinde yaşatıldığımız sisteme kökten karşı duranlardır muhalif olanlar. Mecliste çok az sayıda temsil edilmektedirler.

Önümüzdeki süreçte bu ana muhaliflerin toplum içinde ve mecliste de sayısal olarak ana muhalefet olması yönünde çalışmalar var. Önce halk içinde ana muhalefet, sonra iktidar.

Barışın ve kardeş sofrasının kurulması için öncelikle şiddetten arınmış bir ülke olmamız ve şiddetle gidilecek yerin, ancak aynı şiddetin dozunu artırarak korunabileceğini ve de bunun hiçbir zaman kalıcı olamayacağını saptayarak çıkılmalı yola.

Kolay değil elbette ama olanaksız da değil. Bir düş değil “kardeş sofrası”. İnsanlığın zorunlu geleceği. Zor olan yolunun ve yönteminin doğru belirlenmesi.

Kongre girişimi bu yolda denenmesi gereken bir adım. Tek yol değil elbette. Bir deneyim olarak kalacak mı, yoksa yeni evrilmelerle iktidar yolunu açacak ilk taşlar mı olacak. Bunu da deneyip göreceğiz.

 

Umuyorum yıllardır bir araya gelemediğimiz dostlarımla yeniden bir araya geldiğimizde yüzlerimiz daha güleç olur.

 

Counters
tekil görüntülenme