BEN UMUTLU DEĞİLİM
Ekim ortalarında nerdeyse zemheriyi yaşıyoruz. Trakya’da kar yolları kapadı. Soğuk tüm batıyı etkisi altına aldı.
Yok, yok yapılan zamlardan ve doğalgaza yapılması beklenen yüzde onluk zam nedeniyle hükümeti eleştirmek için böyle girmedim yazıya.
Doğanın bu olağan soğumasından yola çıkacağım ama sözü önümüzdeki süreçte yaşanacak siyasal buzlanmaya getireceğim.
Anayasanın yeniden yapılması nerdeyse şimdiden suya düştü gibi. CHP, ilk üç maddeye, yani anayasadaki 12 Eylül ruhuna dokundurmamakta kararlı. AKP ise geçtiğimiz yılın 12 Eylülünde gerçekleşen değişiklikleri koruyacağını belirtiyor. “Masadan kalmayacakmış” ama maddeleri koruyacakmış.
Koruyacağı maddelerden biri de “Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.” Maddesi.
Yani; iktidarlar istediği yasayı istediği gibi çıkaracak ama emekçiler karşı çıkamayacak.
Yani; Toplu sözleşme kurallarını uygulamayan işverene uyarı için iş yavaşlatılamayacak ya da bırakılamayacak.
Hele hele “dayanışma grevi yasak” olması sürecek.
Genel grevin adı bile edilmeyecek.
Kamu çalışanlarının toplu sözleşme yapmasını ama grev hakkının olmadığı maddesi de olduğu gibi kalacak.
Buradan çıkarılacak sonuç AKP’nin demokrasi gibi bir derdinin olmadığıdır. –Olmasını beklemek zaten saf dillik olur-
Söyleyin Allah aşkına bunun neresi demokrasi olacak.
Buna dense dense “taşları bağlayıp, itleri serbest bırakmak” denir.
Kim ne derse desin. Her neyin arkasına saklanılsın yapılacak Anayasa değişikliğinin en önemli nedeni değişen dünyada kimliğini arayan Kürtlerin ısrarıdır.
İşin bu noktasında MHP’nin olumlu yaklaşması zaten beklenemez ama önemli olan ise CHP’nin ne yapacağıdır.
Evrimini başaramamış, milliyetçiliğin batağından çıkması çok zor olan CHP’yi oldukça zor günler bekliyor. Yani sakal bıyık meselesi. Ya çağdaşlaşarak demokrasiyi savunacak, ya da iyice gericileşecek milliyetçiliğe sarılacak.
|
Her iki durumda da CHP’yi çok sancılı günler bekliyor. Ama ne yapalım ki sancısız doğum da olmuyor.
Ben CHP’nin her iki durumundan da yeni bir gelişme oluşturacak ortam çıkmasını sürpriz saymam. Hatta bu süreç sonucunda AKP iktidarını zorlayacak güçlü bir siyasal hareketin oluşmasını beklerim.
Bu noktada AKP’nin olayı kavramasını beklemek de hayal olacaktır. AKP’nin genel tavrı; İslami birlik içerisinde işi götürmektir. Herkesi kendi gibi bildiklerinden, onlar için birincil kimlik olan İslami kimliğin diğer etnik kimliklerce de birincil olabileceğini düşündükleri apaçık. Oysa bu çıkmaz yoldur.
Hele hele yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve bölgesel özerklikler konusunu AKP’nin anlayabileceğini hiç düşünemiyorum.
Sonuç: Ben umutlu değilim.
Tekil görüntülenme
|