OSMANLI TARTIŞMASI
Geçtiğimiz Çarşamba günü “Kar Altında Deniz Düşü Kuranlara Selam Olsun” başlıklı yazım çıkmıştı. Yazıyı çıktıktan sonra Facebook’ta paylaştım. Bu kez sütunuma iki gün içinde orada yapılan yorumlar ve verdiğim karşılıkları taşıyacağım.
“Değerli Arkadaşım yazını okudum bir yeri hariç beğendim...o cümlen: '' Zaten adaletsiz olan Osmanlı mülkü '' ....Benim bildiğim Osmanlı; ırk, din ayrımı yapmadan teba'sına adaletli davranmıştır... Tarih bize bunları örnekleriyle göstermektedir.” Ayrıca; Osmanlı zulümden kaçan toplumlara kucak açmamış mıdır..? onlara sığınacak liman olmamış mıdır..? Bizler de o zulümlerden, soykırımlardan kaçıp Osmanlı'ya sığınanlar deyil miyiz..? Bu mudur adaletsizlik...?”
Yanıtım:
1. Bedrettin döneminde (1420'lerde) halka baskılar (vergi üzerinden) toplumu bezdirecek düzeydedir. İsyanlar durup dururken çıkmaz. Yazıdaki adaletsizlik bu dönem içindir.
2- 90 000 Alevi’yi kılıçtan geçiren Kuyucu Murat Paşa da mı adaletliydi?
3- İspanyol Yahudilerine kucak açtığıyla övünen Osmanlı, Hitlerden kaçıp gelen bir vapur dolusu Yahudi’nin boğazlardan geçişine bile izin vermemiş, Karadeniz'e (bekleyen Almanlara) geri göndermiş, tümünün öldürülmesine göz yummuştur.
“Timur'un Filleri boşuna dillere düşmedi değil mi hocam?”
(Bu araya Kuyucu Murat Paşa’yı haklı bulan ve Celali ayaklanmasını Safeviler’in kışkırtmasına bağlayan bir web bağlantısı girdi. Dileyen görebilir: http://tarihvemedeniyet.org/2010/05/kuyucu-murat-pasa-kimdir-kim-degildir/)
“Devletin bekası için ne gerekirse o yapılmıştır..!!”
“Önemli olan bence köylülerin, hem yakınıp hem de hocayı yalnız bırakmaları..”
Yanıtım: İnternette ve çeşitli kaynak kitaplarda Celali Ayaklanması hakkında birbiriyle çelişik birçok bilgi bulmak olanaklı. Önemli olan bu bilgileri akıl süzgecinden geçirmek. İşte bu noktada bakış açısı ortaya çıkıyor. Olaylara halk (ahali) açısından mı, devlet açısından mı bakacağız? Bu da bizi devlet'in kökenini tartışmaya götürür.
Açıkça yazayım, ben Devlet'i "egemen sınıfın örgütlü baskı aracı" olarak görürüm. Burada özne olan baskı aracı olması değil, egemenin kim olduğudur. Yoksa her durumda halk olmayınca devlet zaten olmaz.
Özel olarak belirteyim ki Celali ayaklanmasının gerçek nedeni Osmanlı'nın adaletsiz vergi düzenidir. 16. ve 17. yüzyılda büyük coğrafya keşifleri sonucu ticaret yolarının değişmesi sonucu bozulan ekonomik yapı, verginin özelleştirilmesi diyebileceğimiz "MÜLTEZİM" sistemini ortaya çıkarmıştır. İsyanın gerçek nedeni mültezim baskısıdır.
Ekonomik daralmanın bir diğer nedeni de sınırların çok geniş olması ve fetihlere dayalı ganimet gelirlerinin kesilmesidir. Unutmayalım ki Osmanlı'nın ilk gerçek yenilgisi de bu dönemdeki Viyana Bozgunu'dur. Avrupa bilim ve teknikte hızla gelişirken Osmanlı saraylarda işretle meşguldür.
Bu dönemde bir dikkat çekici olayda Hazerfen Ahmet Çelebi olayıdır. Galata kulesinden Üsküdar'a yaptığı kanatlarla uçan bu bilim adamının sonu başının kesilmesi olmuştur.
Şuna da inanırım ki; hiçbir dış kışkırtma kaybedecek şeyleri olanları ayaklandıramaz. Egemene yağ yakan vakanüvisler (onlara tarihçi demek hata olur) doğruyu yazmazlar. Egemenin hoşuna gideni yazarlar. |