ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

        ÖKÜZÜN BAŞI
Rahmetli annem anlatmıştı. Bizim oralarda köye Divan, mahalleye köy denir. İşte şimdilerde termikçi şirketlere karşı destan yazan Gerze’nin bir köyünde (mahallesinde) geçmiş olay.

Hayvanların girip ürüne zarar vermemesi için tarla ve bahçelerin çevresine avlu yapılır. Üç dört metre aralıklarla dikilen direklerin arasına uzun latalar çakılarak oluşturulur bu avlular.

Günlerden bir gün, bu lataların arasına öküzün biri –iki ayaklılardan değil, bildiğimiz dört ayaklılardan- boyu yarım metreyi aşmış taze mısırlardan yiyebilmek için sokmuş kafasını içeriye. Fakat aksiliğe bakın ki çıkaramamış kafasını bir daha dışarı.

Gerze’nin bu köyünün insanları görmüş durumu. Toplanmışlar öküzün başına. Bir tartışma, bir gürültü. Bu kafa nasıl kurtulacak buradan?
Kimsenin aklına latayı sökmek gelmemiş mi, o yıllarda köylerde etin ancak bir hayvanın kazaya uğraması sonucu kesilmesiyle ulaşılabilir olduğundan mıdır bilemem ama sonunda öküzün kafasını kesmekle bulmuşlar çareyi. İşte olaydan sonra da oranın adı ÖKÜZ KÖYÜ olmuş.

Bu anlattığım olay yaklaşık 80 yıllık bir olay. Daha sonraları moda oldu ya köy adlarını değiştirmek. Öküz köyünün de resmi adı değiştirilmiş.

*                     *                      *

Geçen hafta öğretmen okulunda birlikte okuduğumuz arkadaşlarımdan İstanbul’da olup, gelebilenlerle bir araya geldik. Aramızda 41 yıldır görmediğimiz bir arkadaşımız da var. Okul anıları ve geçirdiğimiz kırk yılın anıları derken söz bugünlere geldi.

Burada yazdığım yazıları, diğer bazı yazılarımı ve bazı şiirlerimi kişisel web sitemde de yayınlıyorum. Arkadaşlarıma sitemden bir yazı göstermek istedim. Birkaç metre ötemizde internete bağlı iki bilgisayar vardı. Gittim. Adresi girdim. Karşımda bir yazı: “Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Telekom işbirliğiyle bu siteye giriş engellenmiştir.”

Ne eğitim bakanlığı ama. Kendi emekli öğretmeninin yazdıklarından korkuyor. Sordum, araştırdım. Okullardaki bilgisayarlardan kişisel sitelere giriş engellenmiş. Sözde kim olursanız olun, düşünceniz ne olursa olsun yasakmış.

Bu yasaklardan kimler nasibini alıyor biliyor musunuz? Geçen haftalarda konu olmuştu, örneğin Can Dündar’ın sitesine giremezsiniz. Dünün ve günümüzün edebiyatçılarının sitelerine de giremezsiniz.

Peki, bu yasaktan muaf olanlar var mı? Elbette var. Örneğin Cübbeli Ahmet Hoca’nın sitesine girebilirsiniz. O yasak değil. Onunki kişisel site değil. O zararlı değil, faideli.

Bir yerlerde okumuştum. Evrim teorisini anlatan tüm siteler Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasaklılar listesinde ama yaradılışçıların tümüne kolayca ulaşabilirsiniz.
Bilim yasak, ilim serbest.

Olayın bir de başka yönü var. Öğretmenevleri okul mudur? Oraya gelen öğretmenler iyiyi, kötüyü ayıramayacak zekâ özürlüler midir? Eğer öyleyse bu zekâ özürlülere çocuklarımızı nasıl emanet ediyoruz?

Ne güzel, ne toptancı bir anlayış. Yasakla gitsin. Bir öneri de benden o zaman; İnterneti toptan yasaklayın. Böylece kimse düşüncesini bu yoldan yayamaz. Sizler de rahatlarsınız.

Yani öküzün başını keserek kurtarın.

 

NOT: Ünal Kadir Demir'den: " o köy şimdiki YALIKÖY. Sinop'a 15 km uzaklıkta.. Önceki adı DELİLER di, değiştirip Yalıköy koydular adını"

 

Free Counter
tekil görüntülenme