ABBAS YOLCUDUR
Siyaset sahnesinin düzenleyicileri her zaman yükü halka yüklerler. Önce ölümü gösterir, sonra kansere razı ederler halkı.
Türkiye’de iktidar değişimleri hep sancılı olmuştur. Kısa sayılabilecek çok partili süreçte hemen hemen her gelen iktidar muktediri kendini Kanuni Süleyman olarak gördüğünden gitmeyi hiç düşünmemiş, gerektiğinde kendi evlatlarını -siz mücadele arkadaşları anlayın- boğdurtmaktan asla çekinmemiştir. İçinde yaşadığımız cemaat AKP kavgasının özü de budur. Bu durum da normal bir iktidar değişimini olanaksız kılmıştır.
İçinde yaşadığımız süreç de yukarıdaki değerlendirmenin dışında değildir. İktidarın değişmesine karar verilmiş ve yine her süreçte olduğu gibi bu değişimin sancıları halkın sırtına yüklenmeye başlamıştır.
Küresel sermaye iktidarın değişmesine karar vermişse, kendi getirdiği ve kullanım süresinin doldurduğuna karar verdiği iktidarın yapabileceği fazla bir şey yoktur. Yoktur çünkü gücünü aldığı yerdir onu göndermeye karar veren.
Adına “kapitalizm” denen bu düzenin sahibi sermayedir. Bunu en iyi bilenlerden biride bugünkü iktidardır gibi görünmektedir. Bunun kanıtı da iktidara gelir gelmez kendi sermaye grubunu oluşturmak yönünde çok hızlı hareket etmiş olmasıdır. Kendi sermaye gruplarını oluşturmuş ve bunlar aracılığıyla halkı yönlendirecek medya oluşturmayı başarmıştır.
Bilmedikleri, ya da kavrayamadıkları konu ise emperyalizmin 1970’lerden bu yana artık dışsal değil, içsel bir olgu olduğudur. Kendi oluşturduğu sermaye gruplarının, küresel sermayeye uyum sağlamak zorunda olduğudur. Günümüzde ne ulusal, ne de adını ister yeşil sermaye, ister dinci sermaye koyun, küresel büyük sermayeyle çelişen bir sermaye oluşturmak ancak kapitalizme karşı küresel güçlü bir direnç oluşturmakla olanaklıdır.
Şimdi biraz daha özele dönelim. Her tarafı sarmış gibi görülen yolsuzluk ve hırsızlık olayları deşifremi küsür yıllık yaşamım ve tarihsel gelişmelere baktığımda sisteme yönelik bir muhalefet olmadan bunların düzelmesini beklemek için çok saf olmak gerekiyor.
Sermaye yedeğini hep hazırda bekletir. Erdoğan iktidarının ipini çekmeye karar vermişse, onu getirdiği gibi götürür. Yerine Sarıgül’ü mü getirir, bir başkasını mı bilemem. Görülen odur ki; Erdoğan’ın ve AKP iktidarının sonu gelmektedir. Gelecek olan yine sistemin adamı olacağından onun da sonunun aynı olacağına hiç kuşkum yok. AKP’nin gidişi, kendinden önceki iktidarların gidişinden daha sancılı olacaktır. Çünkü AKP yalnız devlet içinde değil, ekonomi içinde de örgütlüdür.
Diğer yandan da AKP kendi sonunu hızla kendisi hazırlamaktadır. Görülmemiş biçimde hukuku kendine bağlamaktadır. Hiçbir meşru kuralı tanımadan atamalar yapmakta, yönetmelik değişikleri ile kendi izni olmadan soruşturma yapılmasını olanaksız kılmaktadır. Mitinglere ve gösterilere ise hiç tahammül edememekte, acımasız bir zorbalıkla dağıtmaktadır.
AKP’nin unuttuğu ya da hiç bilmediği “eşkıyanın dünyaya hükümdar olamayacağı”dır. Meşruiyetini kaybetme yolunda son hız ilerleyen, harami yöntemiyle devlet yöneteceğini sananların arkasındaki destek uzun sürmez.
Türkçede bir söz vardır: “Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.”